Ingilizce Ilmihal

Advertisement



  ingilizce ilmihal: ILM AL-HAL (ILMIHAL) Kolektif, 2020-03-01 Elementary Islamic education and basic reference guide for all Muslims In Line With Hanafi School of Islam (With an Illustrated Prayer Guide) Ilm Al-Hâl pertains to a branch of Islamic knowledge that provides information about Îmân (faith) and ‘ibâdah (worship), which every Muslim is obliged to acquire. This book of Ilm Al-Hâl is prepared based on the rules of the HANAFÎ MADHHAB, with the aim of helping every Muslim to easily learn and memorize the essential matters of Islâm. ÎMÂN (FAITH) Arkân Al-Îmân (Articles of faith) Belief in Allâh Belief in the Books Belief in the Anbiyâ (Prophets) Belief in Al-Yawm Al-Âkhir (the Day of Judgement) Belief in Qadar and Qadhâ (The Divine Decree and Will) ISLÂMArkân Al-Islâm (Essential Articles of Islâm) Kalimah Al-ShahâdahSalâh (Prayer) The Janâzah (Funeral) Proceedings Al-Sawm (Fasting) Zakâh Hajj (Pilgrimage) Udhiyyah (Sacrifice/Qurbâni) Duties of Muslims in Society Thirty-two Fardh (Obligatory) Acts Fifty-four Fardh (Obligatory) Acts Some Religious Questions to a Muslim Child NOTE: Readers must handle this book with utmost respect and not place it at low places or throw it down since it includes some sacred texts such as Âyât (verses) of the Holy Qur’ân, Ahâdîth Al-Sharîf and Duas (supplcations). We request you to keep this important point in mind all the time. İngilizce İlmihal Muhtasar İlmihal
  ingilizce ilmihal: Tam İlmihal Ebubekir Bakır, 2024-01-22 [1] Yüceler Yücesi'nin barınağında oturan, Her Şeye Gücü Yeten'in gölgesinde barınır. [2] “O benim sığınağım, kalemdir” derim RAB için, “Tanrım'dır, O'na güvenirim.” [3] Çünkü O seni avcı tuzağından, Ölümcül hastalıktan kurtarır. [4] Seni kanatlarının altına alır, Onların altına sığınırsın. O'nun sadakati senin kalkanın, siperin olur. [5-6] Ne gecenin dehşetinden korkarsın, Ne gündüz uçan oktan, Ne karanlıkta dolaşan hastalıktan, Ne de öğleyin yok eden kırgından. [7] Yanında bin kişi, Sağında on bin kişi kırılsa bile, Sana dokunmaz. [8] Sen yalnız kendi gözlerinle seyredecek, Kötülerin cezasını göreceksin. [9] Sen RAB'bi kendine sığınak, Yüceler Yücesi'ni konut edindiğin için, [10] Başına kötülük gelmeyecek, Çadırına felaket yaklaşmayacak. [11] Çünkü Tanrı meleklerine buyruk verecek, Gideceğin her yerde seni korusunlar diye. [12] Elleri üzerinde taşıyacaklar seni, Ayağın bir taşa çarpmasın diye. [13] Aslanın, kobranın üzerine basıp geçeceksin, Genç aslanı, yılanı çiğneyeceksin. [14] “Beni sevdiği için Onu kurtaracağım” diyor RAB, “Beni iyi tanıdığı için Ona kale olacağım. [15] Bana seslenince onu yanıtlayacağım, Sıkıntıda onun yanında olacağım, Kurtarıp yücelteceğim onu. [16] Onu uzun ömürle doyuracak, Ona kurtarışımı göstereceğim.”
  ingilizce ilmihal: Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye Birinci Kısım Hüseyin Hilmi Işık, 2013-12-02 (Tam İlmihâl-Se’âdet-i Ebediyye) kitâbının, kıymet ve ehemmiyyetini, hemen ikinci sayfasında, büyük islâm âlimi Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretlerinin kıymetli oğlu Ahmed Mekkî Efendi, kısa ve vecîz sözleri ile açıklamışdır. Se’âdet-i Ebediyye kitâbının üç kısmından birincisi olan bu kitâbta; İslâm dînine nasıl inanılacağı, ehl-i sünnet i’tikâdı, İslâm dinine iftirâ edenlere cevâblar, Kur'ân-ı kerîm ve tefsîrler, kur'ân-ı kerîmdeki ilmlerin sınıflandırılması, Nemâzın ehemmiyyeti, farzları, abdest, gusl, nemâz ile ilgili bütün husûslar, kaza nemâzları, Cum’a ve bayram nemâzları, Zekât, Ramezân Orucu, Sadaka-i Fıtr, Yemîn ve Yemîn Keffâreti, Adak, Kurban Kesmek, Hac, Mübârek Geceler, Hicrî ve Mîlâdî Senelerin birbirine çevrilmeleri, Selâmlaşmak, Muhammed aleyhisselâmın hayâtı, Mübârek ahlâkı, anne, baba ve dedelerinin mü’min oluşu, Sübhâne Rabbîke âyeti hakkında bilgiler... yer almakdadır. Ayrıca konular arasında, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin ve oğlu Muhammed Ma’sûm hazretlerinin (MEKTÛBÂT) kitâblarından çeşitli mektûblar vardır. Son bölümde (1020) zâtın hâl tercemesi yer almakdadır. Fihrist bölümünde zâtlar, kitâblar, mevzû'lar fihristleri vardır. Bine yakın eserden uzun bir zemânda hâzırlanan bu nâdîde eserde; insanı se’âdete kavuşduracak bütün husûslar yer almakdadır. Anahtar kelimeler: türkçe, kitap, dini, fıkıh, tefsir, hadis, itikat, adab, edeb, inanç, akaid
  ingilizce ilmihal: Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye Üçüncü Kısım Hüseyin Hilmi Işık, 2013-12-01 (Tam İlmihâl-Se’âdet-i Ebediyye) kitâbının, kıymet ve ehemmiyyetini, hemen ikinci sayfasında, büyük islâm âlimi Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretlerinin kıymetli oğlu Ahmed Mekkî Efendi, kısa ve vecîz sözleri ile açıklamışdır. Se’âdet-i Ebediyye kitâbının üç kısmından üçüncüsü olan bu kitâbta; İslâmiyyetde kesb ve ticâret, Bey’ ve Şirâ’, Alış-verişde muhayyerlik, Bâtıl, Fâsid ve Mekrûh Satışlar, Ticârette adâlet ve ihtikâr, dinini kayırmak, ihsân, Banka ve Fâiz, Şirketler, Cezâlar, Ölüm ve Ölüme Hâzırlık, Meyyite Hizmetler, Ferâiz, Meyyit için İskât ... gibi konular yer almakdadır. Ayrıca konular arasında, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin ve oğlu Muhammed Ma’sûm hazretlerinin (MEKTÛBÂT) kitâblarından çeşitli mektûblar vardır. Son bölümde (1020) zâtın hâl tercemesi yer almakdadır. Fihrist bölümünde zâtlar, kitâblar, mevzû'lar fihristleri vardır. Bine yakın eserden uzun bir zemânda hâzırlanan bu nâdîde eserde; insanı se’âdete kavuşduracak bütün husûslar yer almakdadır. Anahtar kelimeler: türkçe, kitap, dini, tasavvuf, fıkıh, tefsir, hadis, kelam, evliya, veli, alim, ulema, biyografi, alış, veriş, faiz, para, ticaret
  ingilizce ilmihal: Yeni İlmihal Yeni İlmihal, 2022-06-14
  ingilizce ilmihal: Türkçe-Ingilizce bütük lûgat Ankara Tarhan Kitabevi, 1959
  ingilizce ilmihal: Büyük İslam İlmihali Ömer Nasuhi Bilmen, Müslümanların her konuda bilgi sahibi olmaları bir görevdir. Din konusunda bilgi ise, İlmihal (herkesin durumuna göre gerekli olan bilgiler) adını alarak en önemli yeri tutar. Her Müslümanın bağlı bulunduğu İslam dini konusunda yeterli bilgi sahibi olması bir borçtur. Edindiği bilgilerle de üzerine düşen dinî görevleri yerine getirmiş olacaktır. Aslında bütün insanlığın manevî ruhu yerinde olan dinden, din bilgisinden hiç kimse uzak kalamaz. Öteden beri ister ilkel olsun, ister medenî toplumlar, hiç biri bir dine bağlı kalmaktan dışarı çıkamamıştır. İnsanların gerçek mutlulukları ve saadetleri ilahî bir din yolu ile ortaya çıkar. Sağduyulu kimselerin ruhları ve vicdanları, böyle bir din ile huzursuzluktan kurtulur, yatışır. İnsanlığın yaratılışındaki yüksek amaç, ancak böyle ilahî bir dine sarılmakla gerçekleşir. Öyle ise, uyanık bir ruha, temiz bir vicdana sahip olan insan böyle gerçek bir dinden nasıl uzak kalabilir. Kendi benliğini, geleceğini ve mutluluğunu korumak isteyen bir insan, böyle yüce bir dinin inançlara, temizliğe, ibadete, helal ve harama, ahlaka dair kutsal hükümlerinden muhtaç bulunduklarını öğrenip uygulamak duygusundan nasıl habersiz kalabilir? O mübarek dinin yaşamasına, yükselmesine, yayılmasına, medeniyet saçan şanlı tarihine ait bazı bilgileri öğrenmek isteğinden, insan nasıl gafil bulunabilir? Hiç şüphe yok ki, benliklerini kaybetmeyen uyanık kişi ve cemiyetler bu ihtiyacı ruhlarında duymuşlardır. Dinî eserleri aramayı, onları bulup okumayı gerekli görmüşlerdir. İnsanların, yaratılışlarındaki meyilleri ve ruhî ihtiyaçları sebebiyle her asırda din bilginleri tarafından sayısız dinî eserler yazılmıştır. Ancak her devrin ve muhitin durumuna ve kabiliyetine göre bu gibi eserlerde bir yenilik göstermek, mana ve ruhları değişmeyecek şekilde dini meseleleri imkân dâhilinde herkesin anlayabileceği bir ifadeyle yazmak, bunların birtakım hikmet ve faydalarını sade bir dille ortaya koymak da çok gereklidir. İslam dininin kapsadığı hükümler esas bakımından dört kısma ayrılır: 1- İtikada ait hükümler, 2- İbadetlere ve amellere ait hükümler, 3- Helal-haram olan şeylere, mubah ve mekruhlara ait hükümler, 4- Ahlaka ait hükümler. Bu dört kısım hükümler üzerinde çok geniş ve değerli kitaplar yazıldığı gibi, özet halinde kolay anlaşılır kitaplar da fazlasıyla yazılmıştır. Gerçek şu ki, bu dört kısmın her biri üzerinde ayrı ayrı birer kitap yazılmış; fakat bu dört kısmı bir araya toplayan kitaplar azınlıkta kalmıştır. Biz aslında ayrıntılı eserlerden uzak kalamayız. Ancak böyle geniş kapsamlı eserleri okuyup onlardan gerekli meseleleri seçip ayırmaya herkesin güce yetmez. Görevleri ve zamanları buna elverişli olmaz. Çok kısa eserler de ihtiyacı karşılamaya yeterli olmaz, maksadı karşılayamaz. Üstelik bu eserlerin ifadesi ağır olursa, istenilen bilgileri elde etmek çok güçleşir. Çeşitli görev ve hizmetlere ayrılmış olan din kardeşlerimizin dini ihtiyaçlarını yeterince karşılayabilecek bir “İlmihal” kitabı yazılmasını çok kimseler benden isteyerek bana başvurmuşlardı. Bunun üzerine kutsal dinimizin İtikada, temizliğe, ibadete, kerahiyet (hoş olmayan) ve istihsana (güzel olan şeylere), ahlaka dair hükümleri üzerinde ve bir kısım büyük peygamberlerin hayatları ile İslam dininin tarihçesine ait on kitaptan ibaret oldukça büyük bir “İlmihal” kitabı yazmayı bir görev saydım. Yüce Allah’tan yardımlar dileyerek bu görevi yerine getirmeye başladım. En güvenilir, en kıymetli din kitaplarımıza başvurdum. İbadetler kısmını daha uzunca hazırlamaya çalıştım. İkram ve feyzi bol olan Yüce Allah’ın yardım ve ihsanı ile meydana gelen bu esere “Büyük İslam İlmihali” adını verdim. Eğer bu eserim, din kardeşlerimin faydalanmalarına hizmet ederek hayırlı dualarını kazanmaya vesile olursa, kendimi bahtiyar sayarım. Bütün yazı ve çalışmaları ile yalnız Hak Teâla Hazretleri’nin rızasını kazanmak isteyen aciz bir yazar için bundan büyük bir mükâfat olmaz. Başarı Yüce Allah’tandır...
  ingilizce ilmihal: Delilleriyle İslam İlmihali Cilt:1 Prof. Dr. Hamdi Döndüren,
  ingilizce ilmihal: Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye İkinci kısım Hüseyin Hilmi Işık, 2013-12-01 (Tam İlmihâl-Se’âdet-i Ebediyye) kitâbının, kıymet ve ehemmiyyetini, hemen ikinci sayfasında, büyük islâm âlimi Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretlerinin kıymetli oğlu Ahmed Mekkî Efendi, kısa ve vecîz sözleri ile açıklamışdır. Se’âdet-i Ebediyye kitâbının üç kısmından ikincisi olan bu kitâbta; Îmân, Akl, Kaza-Kader, Tefsîr ve Hadîs kitâbları, Hadîs âlimleri, Allahü teâlânın ismleri, Mezheb, Fıkh, İmâm-ı A’zam hazretleri, Vehhâbîlere Ehl-i Sünnetin cevâbı, Evliyâ rûhlarından faydalanma, Bozuk dinler, hurûfîlik, Sosyalizm ve Sosyâl adâlet, İslâmiyyetde nikâh, Talâk, Süt kardeşlik, Nafaka, Komşu hakkı, Halâl ve Harâmlar, İsrâf ve Fâiz, Fen Bilgileri, Tevekkül, Müzik ve Tegannî, Cin hakkında bilgi, Bir Müslimân babanın kızına nasîhatları, Mu’cîze, kerâmet, firâset, istidrâc ... gibi konular yer almakdadır. Ayrıca konular arasında, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin ve oğlu Muhammed Ma’sûm hazretlerinin (MEKTÛBÂT) kitâblarından çeşitli mektûblar vardır. Son bölümde (1020) zâtın hâl tercemesi yer almakdadır. Fihrist bölümünde zâtlar, kitâblar, mevzû'lar fihristleri vardır. Bine yakın eserden uzun bir zemânda hâzırlanan bu nâdîde eserde; insanı se’âdete kavuşduracak bütün husûslar yer almakdadır. Anahtar kelimeler: türkçe, kitap, dini, akıl, atom, fizik, kimya, biyoloji, mantık, evlilik, nikah
  ingilizce ilmihal: SOSYAL MEDYA İLMİHALİ ABDULAZİZ KIRANŞAL, 2024-12-18 Genç kardeşim! Günümüzde Müslümanlık kalitesi namaz, oruç, hac gibi ibadetlerin yanında internetle baş başa kaldığımız zaman gösterdiğimiz tavırla da yakından ilişkilidir. İnternet ve sosyal medya platformlarında sergilediğimiz davranışlarımız, beğenilerimiz, paylaşımlarımız ve arkadaşlıklarımız da İslami yaşantımızın bir parçasıdır. Namazlarına özen gösteren bir Müslüman genç olabiliriz, te­settürüne dikkat eden bir Müslüman hanımefendi olabiliriz an­cak unutmayalım ki, namazımıza ve tesettürümüze bakacak olan Rabbimiz, internetle baş başa kaldığımız andaki tavırlarımıza da bakacaktır. Eğer imtihan bekliyorsak bilmeliyiz ki, modern dünyada en büyük imtihanlardan bi­rini internet ve sosyal medya üzerinden yaşayacağız. Abdulaziz Kıranşal
  ingilizce ilmihal: Biz Her Şeyiz Burcu Karakaş, Türkiye’nin gündeminden düşmeyen, hemen hemen her konuyla ilgili fikrini belirtmekten çekinmeyen ve kamuoyunda bütçesiyle sık sık eleştirilerin hedefi olan Diyanet İşleri Başkanlığı, Burcu Karakaş’ın titiz çalışmasıyla masaya yatırılıyor. “Biz Her Şeyiz” - Diyanet’in İşleri, AKP döneminde güçlenen Diyanet’in bütçesini, personelini, özellikle aile, çocuk ve gençlikle ilgili projelerini, kendi medya araçlarıyla ilettiği mesajlarını, toplumsal cinsiyet ve kadın konularında takındığı tavrı, iktidarla sıkı ilişkileriyle yakından inceliyor, birebir görüşmeler yürüttüğü saha çalışmalarıyla verilerini destekliyor. Diyanet’in dününü, bugününü, amaçlarını, bu amaçlar doğrultusunda ilerlediği yolu ve bu yolda aldığı desteğin yanı sıra toplum nezdindeki yansımasını da merceğe alıyor. “Diyanet’in her geçen yıl artış gösteren faaliyetleri, mevcut iktidar tarafından arzu edilen toplumsal değişime ivme kazandırma amacıyla hayata geçiriliyor. Aile kurumunun bütünlüğünü korumaya yönelik çalışmalar, kadınların boşanmalarını engelleme amacıyla gerçekleştirilen etkinlikler, çocukları kavramakta zorlandıkları dinî kavramlarla tanıştıran eğitimler, gençlere KYK yurtlarında verilen manevi danışmanlık hizmetleri, üniversite kampüslerinin tamamına cami/külliye yapılması, tahayyüllerdeki toplumu inşa etmek için atılan adımlar arasında yerini alıyor. Bu çalışmaların bizzat Diyanet İşleri Başkanlığı himayesinde yürütülmesi, kurumun Cumhuriyet tarihinde belki de hiç olmadığı kadar araçsallaştırıldığını ortaya koyuyor.” Burcu Karakaş
  ingilizce ilmihal: İslam İnanç İlmihali Ümit Şimşek,
  ingilizce ilmihal: Kur'an'a ve Tefsire Adanmış Ömürler Ali Karataş, Gökhan Atmaca, 2022-12-16
  ingilizce ilmihal: İş ve Ticaret İlmihali (İz Yayıncılık) Hayreddin Karaman, 2018-07-01 İnsanoğlunun ahirete göç ettiğinde paraya, mala, mülke ihtiyacı yoktur. Öbür dünyada insanı kurtaracak olan “manevi sermaye”dir. Ancak bu sermayenin kazanılması sürecinde her insanın hayatını devam ettirmesi, ihtiyaçlarını gidermesi gerekiyor. Bu sebeple, çalışması, ticaret yapması elzem... İslâm dini, her alanda olduğu gibi, iş ve ticaret hayatında da uyulması gereken kuralları, zorunlulukları ve kısıtlamaları belirtmiştir. Ahiretini kazanmak isteyen her mü’min, bu kurallara titizlikle riayet etmek zorundadır. Prof. Dr. Hayreddin Karaman’ın bu eseri, “müslüman” hassasiyetine sahip olan ve “helal rızk” peşinde koşanlara rehber olmak maksadıyla yazılmıştır. Eser, iş ve ticaret hayatıyla ilgili tüm safhalarda helaller ve haramları tafsilatıyla anlatırken, sıkça karşılaşılan soruların cevaplarını da içermesi bakımından ayrıca kıymetlidir. Eserin takdiminde de belirtildiği üzere, mü’minin her davranışı meşruiyet, niyet ve ihlas bulunmak kaydıyla ibadettir ve yazar, kendini müslüman olarak niteleyen her bireyin yapıp ettiklerinin “ibadet” hükmünde olmasını amaçlamakta...
  ingilizce ilmihal: Delilleriyle Aile İlmihali Prof. Dr. Hamdi Döndüren, 1995-01-01
  ingilizce ilmihal: Türkiye bibliyoğrafyası , 1989
  ingilizce ilmihal: Türkiye İslam Hukukçuları Hayatları ve Eserleri Dr. Adnan Algül, 2018 Tarih boyunca Yüce Allah’ın ve Sevgili Peygamberimizin övgüsüne mazhar olan âlimler bulunmuş, hayatları ve eserleri tabakat adlı eserlerle ölümsüzleştirilerek günümüze kadar ulaşmıştır. Biz de, hem günümüz insanlarının hem de kıyamete kadar gelecek insanların istifadesine sunmak üzere günümüz Türkiye’sinde yetişmiş değerli ilim adamlarını ve çalışmalarını tanıtmak istedik. Hepsini tanıtmak elbette gücümüzü aşan bir durumdu. Biz de bu çalışmada ülkemizin Akademisyen İslam Hukukçularının kısa da olsa hayatlarını ve kaleme aldıkları değerli eserlerini tanıttık. Rabbim hayırlara vesile kılsın. Âmin.
  ingilizce ilmihal: KOLAY ENDONEZCE-TÜRKÇE-İNGİLİZCE GÜNLÜK KONUŞMALAR İLE RENKLER Bertiga Lisan Sangat Mudah Kamus Ali Osman Muş, ÖNSÖZ Endonezce ile İngilizce üzerinden ilk ülfetimiz elinizdeki kitabı yazarak başladı. 2010’da yazdığımız günlük konuşmalara daha sonra 2015’te warna maddesini ilâve ederek zenginleştirdik. 2021 Temmuzunda da Google Edition için tek sayfa olarak hazırladık. Endonezce Büyük Sözlük (KBBI, Kamus Bahasa Besar Indonesia) kayıtlarını esas aldık. (https://kbbi.web.id/) Endonezce günlük konuşmalarda çok yararlı bir başlangıç olmuştu. Umarız ki okuyanlar için de yararlı olacaktır. 23 Temmuz 2021, Samsun, İlkadım Ali Osman Muş
  ingilizce ilmihal: Ansiklopedik büyük İslâm ilmihali , 1979
  ingilizce ilmihal: İlm- İ İlahi-i Tabii (İz Yayıncılık) George F. Herrick, 2024-11-01 İlm-i İlâhî-i Tabîî’nin dört farklı alfabeyle birlikte neşriyle, Türkiye’deki yayıncılık tarihinde bir ilke imza atıldığı ifade edilebilir. Eser, sadece bu vasfıyla bile oldukça ayrıcalıklı bir konumdadır. İçeriği ise klasik metafiziğin en üst konusu olan “Allah” hakkında düşünmeye hasredilmiştir. “İlm-i ilâhî-i tabîî”, günümüz Türkçesindeki doğal teoloji tabirinin karşılığıdır: Tabiat üzerinden, tabiatın ötesine doğru giden bir felsefe faaliyetidir. Herkesin paylaştığı gözlemlere ve sezgilere dayanarak, tabiatın sunduğu delillerle Tanrı hakkında düşünmektir. Kitabın yazarı, Amerikalı George F. Herrick, elli yıl Osmanlı İstanbulu’nda yaşamış bir isim. “Giriş” kısmında yer alan hayat hikayesi, Osmanlı’nın 1859-1911 aralığını çok farklı bir gözle anlamayı mümkün kılmaktadır. Haliyle, okuru her açıdan meraklı bir okuma serüveninin beklediği söylenebilir.
  ingilizce ilmihal: Medeniyet Öncülerimizden 365 Fikir Ali Can, Hayatın bilgi değeri o hayatı yaşayan için yol, başkaları için tecrübe demektir. Hayatın varoluş ve ahlâk değeri de kulluk bilincimizi oluşturur. Başka hayatları anladıkça kendimizi anlarız, onlara ulaştıkça kendimize yaklaşırız. Bir başkasının hayatındaki hüzün, sevinç, başarı bizde aynı duyguların izdüşümünü oluşturur. Başkasına giderken kendimizi de götürürüz, anlarken hemhâl oluruz. Başkalarının hayatı, tecrübeleri onlara varma, ulaşma anlamında aslında kendi hakkımızdaki bilgilerdir. İnsana, bir diğerinin başarısını ve sevincini anlama çabası güç katar, ona umut aşılar. İnsan karakterini inşa eden hâllerin önemli bir kısmı diğer insanlarda da gördüğümüz fikirlere ve hâllere katılmaktan, bu fikirleri ve hâlleri kendimizde hissedip yaşamaktan kaynaklanır. Kendimizi, yalnız kendimiz olarak anlayamayız. Ancak başkaları yoluyla kendimiz hakkında doğru bilgi elde edebiliriz, başkasını tanırken kendimizi de tanırız.
  ingilizce ilmihal: Yakın tarihimiz ,
  ingilizce ilmihal: Din Eğitimi Bağlamında Bilgi, İman ve Davranış Ali İlhan, 2024-10-16 Bugün anne babaların, eğitimcilerin başlıca dert ve sıkıntı kaynakları arasında din eğitiminin davranışa ilişkisinde yaşanan problemler öne çıkıyor. Öte yandan dijital dünya artık geri dönüşsüz bir şekilde yerleşik ve vazgeçilmez bir olgu olarak hayatımızda. O halde din eğitimiyle alakalı kaygılarımızı nasıl yönetmeli ve çocuklarımızın dinle ilişkisini nasıl ele almalıyız? Ali İlhan Din Eğitimi Bağlamında Bilgi, İman ve Davranış adlı çalışmasında dinî bilginin diğer bilgi türlerinden farklı olarak ahlaki bir değer taşıdığını aynı zamanda bu bilgi türünün taşıdığı değeri muhatabına aktarabilme özelliğine de sahip olduğunu ortaya koyuyor. Buna rağmen ahlaki davranışın oluşmasında dinî bilginin tek başına yeterli olmadığı görülmektedir. Zira dinî bilginin, kişide davranış değişikliği meydana getirmesinin birçok şartı vardır. Bu şartlar oluşmadan sadece bilişsel düzeyde bir öğrenme ile ahlaki bir davranışın meydana gelmesi zordur. Temelde dinî bilgiyi anlamlı kılan, kişinin kendi imanı ve inancıdır. Zayıf bir inanca sahip veya iman etmemiş bir kimse için dinî bilgi istenen davranış için gerekli olan motivasyonu sağlayamamaktadır. Güvenli, yetkin ve ahlaki bir din eğitiminin yollarını ortaya koyan Din Eğitimi Bağlamında Bilgi, İman ve Davranış dinî bilgi, iman ve ahlaki davranış arasındaki ilişkiyi ele alıyor. Din eğitimindeki aksaklıkları gidermek isteyen herkes için ilham verici bir başucu kitabı.
  ingilizce ilmihal: Kamu Rehine Şirketi Pegadaian ve Tefecilik Işığında Endonezya Ali Osman Muş, 2021-06-23 ÖNSÖZ On ay süren çalışmamızda açıkça itiraf etmeliyiz ki Endonezya’da bizi en çok şaşırtan konular arasında kadınların insani eşit ve hür varlığı kadar bir kamu iktisadi kurumu olan Şeri Rehine Şirketi (Pegadaian Syariah) olmuştur. Birisi son derece olumlu ve iyimser diğeri ise bir o kadar kötümser izlenim bırakıyordu. İlk önce mahkeme olabilir diye düşünüp sonradan da işin aslını öğrendiğimizde hayretimiz daha da arttı ve insan bilmediğinin düşmanı bildiğinin dostu ilkesi uyarınca da elimizden geldiği kadar konuyu inceleyip kamuya mal etmeye çalıştık. Hele hele İslâm dini adına devlet eliyle rehine kurum işletildiğini öğrendiğimizde Türkiye’nin ticari tarihinde banker ve tefecilik açısından iyi bir sınav vermeyen birikiminden de manzarayı daha kötümser gördüğümüzü itiraf etmeliyiz. Bütün bu hayret ve kötümserlik duyguları içinde insan düştüğü yerden kalkar saikiyle hareket edip elinizdeki çalışmayı oldukça iyimser duygularla yaptık. Pegadaian Şirketi Endonezya’da para kurumları içinde gerek şeriat (syariah) ve gerekse geleneksel (konvesional) dedikleri lâik bankacılık işlemlerini iki ayrı bölümde ayrı terminoloji içinde ama hesap kapanışlarını aynı mali tablo içinde uygular. Tüm Endonezya’da şeri ve geleneksel şirketlerin hepsi böyledir. Şeriat işin neresinde diye sorup araştırdığınızda ise gerçekten kafaları karıştıran bir durum ile karşılaşmaktasınız. Aslında ve özünde eşyanızı rehine verirken satın aldığınız borç bir yana dini ilkeleri de rehine alan ve veren bir işlem yaparak sadece dindar düşünen kişinin duygusal tatminliğinin ötesinde bir sonuç ile karşılaşmayacağınız da daha baştan bellidir. Belki de tüm ödemeler sonrasında bir hayal kırıklığı bile yaşayabilirsiniz. Konuyu daha iyi öğrenmek için Cakarta Pegadaian Genel Merkezi (Kramat Raya), Milli Kütüphane (PNRI), Sukabumi Pegadaian Müzesi (Sukabumi) ve ilk Pegadaian binasını araştırma gezilerinin gerekli olduğunu düşünerek gerçekleştirdik. Hollanda sömürge döneminden kalan kurum olarak halen varlığını sürdüren şirketi inceleme sürecinde kendi kendimize şu konuya değinemeden geçemedik; 1913-1938 döneminde Hollanda, Leiden’de basılan İslâm Ansiklopedisini 1940-1987 arasında Türkçe’ye çeviren Milli Eğitim Bakanlığının çalışmasına bir arada baktığımızda 21. Asırda hala bir İslâm Ansiklopedisini bitirmek üzere olan İslâm Dünyasında sadece Türkiye’nin varlığı; ne kadar geriden geldiğimizi ve yetişip geçmek için de ne kadar çok çalışmamız gerektiğini göstermektedir. Biz Pegadaian ve benzeri kurumlarla birbirimizi 2013 lerde kemirip sömürürken adamlar İslâm Ansiklopedisi gibi güzel bir çalışmayı 80 yıl önce tamamladılar. İslâm dünyasının hala hamaset ve birbirini nasıl öldüreceği hususunda fetva vermekle meşgul olan dini bütün fikir ve siyasi liderlerinin elinde neden işin özü değil de hala şekli ile meşgul olduklarını, düşünmeye düşman ve yarım aydınların elinde gerçekten daha çok zaman kaybedeceği ortadadır. Bizim yerimize düşünmeyi kendilerine görev edinenler aslında hem kendilerine hem insanlara hem de ülkelerine verdikleri zararı düşünemiyorlar. Üzerlerine aldıkları yükün altında da ezilip büzülüp yok olup gidiyorlar. Çünkü en başta vicdan ölünce ortada ne din kalıyor ne de ruh. Sadece sömürülen ve kemirilen dini kavramlar ve şekillerde gördüğümüz varlıklar kalmaktadır. Hiç birisi ülkelerinin Dışişleri Bakanlığı emri dışında çalışmayan müsteşriklere hayranlık beslemek yerine; neden, niçin, niye gibi soruları sormanın zamanı geldi de geçiyor bile. Bizim adam olmamız bizim elimizdedir. Başkalarının elinde değildir. Boğazımıza ip bile bağlamış olsalar bu böyledir emin olunuz. Çünkü hiçbir şekilde beyinlerimizi yönetemezler. Öyleyse işe beyinlerden başlamalıdır. Şüphe, merak ve çalışma azmi geleceğimizi aydınlatacaktır. Şirketin tanıtımı ve adını kullanırken tefeci sözcüğünü kullandık. Sözcüğü kullanmadan önce çekimser kaldık. Ancak çalışma ve inceleme ilerledikçe cesaretimiz arttı. Ayrıca Endonezlere sorduğumuz zaman hemen hemen tefeci ile aynı (hampir sama rentenir) diyenler de çoğunlukta idi. Tefeci kelimesi Türkçe sözlükte, el altından yüksek faizle ödünç para veren kimse, faizci, murabahacı anlamında kullanıldığından Pegadaian işlemleri ile örtüşmektedir. Bu noktada da Türkçedeki tanımda geçen ‘el altından’ nitelemesi dışında tıpatıp uyan alenen tefecilik yapan bir kurum olarak banker-tefeci karışımı bir özelliği olduğunu söyleyerek son sözü okuyucuların kitabı okuduktan sonraki takdirlerine bırakmak isteriz. Pegadaian bize çok ibret dersi veriyor. Felemenklerin kurduğu bir şirket halkına kâr amaçlı bir hizmet mi sunar? Sadece maliyeti hesap edip ona göre mi bir hizmet sunar? Biz en başta ‘devlet şirketi’ olmasındaki çarpıklığı bir kenara bırakıp da böylesi bir soruya yönelerek konuya net ve berrak bir bakış getirmek istedik. Şirket piyasadaki tefecilerden halkı korumak amacını güttüğünü beyan etmekteyse de uygulamada ciddi endişeler doğuran sonuçlar vardır. İslâm dini konusunda son derece hassas Endonez halkının gerek lâik (konvensiyonel) gerekse gerekse İslâm hukuku (syariah) ilkelerini bir arada uyguluyoruz diyerek İslâm dininin sisteme yamalanıp yamalanmadığının ortaya çıkmasını sorgulaması gerektiği kanısındayız. Bu ‘biz kendimizi adam yerine koyuyor muyuz?’ sorusuyla aynı anlamdadır. Güvene değil güvensizliği izâle etmeye (gidermeye) dayanan bir sistemdir. İslâm dini kavramları doğal olarak insan psikolojisinde mevcut olan güven duygusunu tahrik etmek ve canlı tutarak para kazanmak amacıyla satış sistemine iliştirilmektedir. Özünde olmayan karşılıklı güveni karşılıklı zararı izale etmek için İslâm dini kavramları araya sokulmaktadır. Bunun adı da syariah İslam olmaktadır. Sonuçta geleneksel (lâik) sistemlerin bankacılığının tüm enstrümanları kullanılarak İslâm dini katılmaktadır. Endonezya Pegadaian zihniyeti ibret alınacak 1746 yılından beri 280 yıla yaklaşan yaklaşan tarihi birikimi ile önümüzdedir. Önce gerçekle yüzleşmek sonra nerede olduğumuzu görmek ardından da güzergâhı çizip yöntemimizi ayrıntılandırmak için ruh ve ilkeleri aramak yetecektir. Bütün bunlar, hepsi ama hepsi gerçekleşebilir: Ama bir basit şartla: İlk anda içimize çektiğimiz nefeste neyi umduysak son anda da onu umacak hal ve gidişattan şaşmamak olacaktır. Aksi taktirde yarı yolda şaşırıp da azanları ibretle seyrederiz. Tarım toplumlarının ürettiği kadarıyla yetinme ve elde mevcut olan üzerinden ticari ilişkiyi götürme dönemleri geri kaldı. Pegadaian da o dönemlerin ürünü idi. Şimdi milletler topyekün üretme ve topyekün refahı elde etme, bilgi ve bilişimi yükseltme mücadelesi verirken ‘şeriata uygundur’ fetvasını soğuk savaş dönemi kurumu olan Endonezya İslâm Bilginleri Meclisi’nden (MUI) alan Pegadaian ve benzeri kurumlar bir hatıra olarak tarih sayfası içinde yer almalıydı. Canlı ve etkin bir şekilde milyonlarca insanın yaşamını etkileyen ve yaptığı iş söylendiği zaman en azından insanları ürküten bir ticari kurumun hele hele ülkeyi işgal edenler tarafından da etkin bir biçimde kullanılmış olması ve kuranların da İslâm dinine rahmet okumaya pek hevesi olmadığı köydeki sağır sultanın bile hemen idrak edebileceği kurum olan Pegadaian şirketinin İslâm dini adına iyi bir sınav verdiğini savunamayız. Hiçbir kimsenin hiçbir şeye güvenmemesi için her türlü koşulun sağlandığı ortamda kollarda, gerdanlarda, dişlerde, yatak altındaki altınların, mücevheratın bankalarda olması gerektiği gerçeği bir kez daha tezahür ederken kişi-kişinin sülalesi-ülke üçgeni içinde çıkış yolu arayan milyonlarca sıradan insanın bir geçici çözüm kapısı olarak Pegadaianlar adım başı bizi beklemektedir. Sorun nerededir? Açıkça ve üzerinde tartışma değil de müzakere edilecek derecede berrak bir şekilde görülmektedir ki İslâm’a bakış, anlama, algılama, tedebbür etme, tefekkür etme, idrak etme sorunu olduğunu itiraf edecek yüreklere ihtiyaç vardır. Özellikle şirketi idare eden ve bu işten para kazananların bir kez daha düşünüp taşınmaları gereken bir durum ile karşı karşıya olduklarını vicdanlarına sormaları gerekmektedir. Unutmamalıdırki işleri iyi gidenler böylesi ters sözler etmezler. Aksine edenleri de pek sevmezler. Bunun için sadece kendi ülkeleri içinde köylerde ve kentlerin kenar semtlerinde canlı mikrofon yayınlarıyla Kuranı Kerim’i okumakla işin bittiğini düşünmek durmadan Endonezya’da Yatılı İslâmi Mektep (Ponpes) Türkiye’de İmam-Hatip Okulu açmak gerekmediğini, bunun yerine dünyada olan bitene bakıp da ‘biz nerede hata yapıyoruz?’ noktasına kadar gelebilmek gerektiğini idrak etmek zorunludur. Bu bir marifet olarak gözükmektedir. Halbuki buna çok ihtiyacımız vardır. Suya olduğu kadar. Demekki marifet olmamalıdır. Türklerin Çanakkale savaşından sonra İngilizlerin beşbin sorulu anketin ardından uzmanları Gelibolu’ya gönderip olayları araştırdığını öğrenmek isteyip istememesi ile Endonezlerin de ‘Neden bu şirket Hollandalılar tarafından resmen kuruldu?’ diye sormak isteyip istememesi arasında hiçbir fark yoktur. Asırları devirdikten sonra bu soruyu soruyorsak ne kadar geriden koşmakta olduğumuza bakıp karamsarlığa asla ve asla gömülmeden intibah (uyanma) ve kıyam (ayağa kalkış) için silkinerek gidişata yeni nitelik kazandırmayı düşünmek gerekmektedir. Allah bizi yarattıysa bize güvendiği için yaratmıştır. Allah güvenmediği bir varlığı yaratır mı? Öyleyse Ayeti kerimenin buyurduğu gibi Allah adına konuşulduğu sürece var olan İslâm değil Allah ile konuşulan sürece var olan İslâm’ı düşünmeliyiz. Allah adına konuşanlar bize güvenmiyorlar. Ama Allah bize güveniyor: La tağmal ebsaare ve lakin tağmal kuluubul lleti fis suduur ‘Gözler kör olmaz lakin göğüs latayiflerinde bulunan kalpler kör olur’ Hac suresi 22/ 46 ayeti kerimesinde işaret edilen zihinsel amalık, ufuk körlüğü, cehalet ve taassubun ortaya çıkması İslâm dünyasının başına açtığı belaların nedenlerini ‘küffar milleti’nde aramanın hafifliğine ve sorumsuzluğuna da bir yanıt olacaktır. Onlar bizden daha ciddi ve sorumlu çalışmaktadır. Hepsi de bu kadardır. Gerisi ise ayrıntıdır. Öğrenmemiz gereken; ciddiyet ve sorumluluk zihniyetini iliklere işletmektir. Bu gerçekleşirse bunun da gerisi ayrıntıdır. ‘Ülema’nın uzun uzun izahlarına bakıp kafaları karıştırmaya hiç gerek yoktur. Muhteşem bir zenginlik ve doğal kaynakların göz kamaştırıcı bolluğu içinde fakirliği nasıl ürettiklerinin ibret verici dersini alacakları sayfalarla dolu bir Pegadaian gördük. Eğer ifadelerimizin sertliği Endonez kardeşlerimizi incitiyor ise bunu iyi niyetli ama bunu beceremeyen bir Türk’ün yanlışı olarak görmelerini ama ‘dost acı söyler’ Türk atasözünü de hatırlamalarını özellikle rica ederiz. Elinizdeki kitapçık, sözlük, dilbilgisi ve kavramların düşünce kapsamında anlamı üzerinde çalışarak yazılmış Endonezce-Türkçe konuşmak zorunda olanları birincil okuyucu olarak görerek kaleme dökülmüştür. Endonezya’yı daha iyi anlamak için yaptığımız çalışmayı değerli eleştirilerinize sunuyoruz. (24.1.2013, 11.12 28.1.2013, 12.20 Bogor, Parung, Waru Jaya, Cidokom) İkinci Baskı Önsözü Açıkça söylemek zorundayızki kitap yaza yaza yazmayı öğreniyoruz. En ilkel ve en kalıcı yöntemle kendi kendine deneme yanılma yolu ile. 2013’te bitirdiğimiz elinizdeki kitabı daha derli toplu ve ilâveleriyle beraber 2016’da yeniden ele aldık. Batı Cava, Bogor, Parung kasabasında birinci baskıyı bitirdikten sonra 2016 Ekim’de ikinci baskıyı hazırladık. Ülkemizde katılım denen ve İslâmi değerleri alt üst eden bir uygulamanın daha vahşi ve acımasız bir yolu olan Pegadaian uygulamaları üzerinde zaman bulursak çalışacağız demiştik. “Açe Yerçizimi” çalışmasını 21. Endonezya ana konulu kitap olarak 2016 Eylülünde bitirdiğimiz şu günlerde Pegadaian konusunu yeniden gözden geçirmek zorunda kaldık. Hazreti Muhammed’in kamu malı hükmünde görüp de ücret alınmasını yasakladığı “su, ateş, ot” ölçeğinin hikmeti tecellisini Endonezya Pegadaian şirketi uygulamalarında iliklerimize kadar idrak ettik. O mübarek insan hem de bir tacir olduğu halde Bakara suresi 183. ayete dayanarak Pegadaian şirketini kurmayacağı kesindi. Hele hele mezkur tefeci şirketi kuranların ülkeyi sömüren Felemenkler ise bu işin altında bir hinoğlu var diyemeyen üçlü takımerkin yani asker, İslâm bilgini ve devlet adamının (ulama, umara militer) ufkunun sorgulanması gerektiği aşikârdır. Endonezya’nın genel fotoğrafını Pegadaian içinde çekmek ve fark etmek mümkündür. Yeryüzünün en büyük devlet rehine ve tefeci kuruluşu KİT olarak bize çok şey öğretir. Bir İslâm toplumunda İslâm bilginlerinin böylesine etkin ve ağırlıklı olmalarına rağmen ülkeden hemen hemen her insanın doğrudan veya dolaylı olarak tefecilik işine bulaşmış olmasındaki çelişkiyi sadece İslâm bilginlerinin varlığı ile değil de 350 yıllık tarihinde 1602-1945 arasında gerek Felemenk gerek İngiliz ve gerekse Japon sömürgen kemirgenlerin istikrarlı uygulamalarıyla kesbedilmiş bir “ulusal arizi karakter” olarak değerlendirmekteyiz. Esasında sadece Pegadaian uygulaması değil Sadece Müslümanları Evlendirme Kurumu, (KUA) Sokak ve Semt Amirleri, (RT/RW) İslâm Bilginleri Meclisi (MUI) gibi kurumları Endonezler değil ülkeyi işgal eden ve sömürenler kurmuştur. İşte bu kurumlar gibi Pegadaian da bağımsız düşünce deneyimi kazanma ve bürokratik ama müstakil düşünme süreci içinde görüp değerlendirmemiz gereken Pegadaian İslâm zihniyetinin ne derecede önemli ve insan insanın kurdudur (homo homini lupus) düşüncesinin batı kökenli ama İslâm topraklarının işleyen kuralı olmaması gerektiğini öğretmektedir. Endonezya’da tefecilik ülema fetvası ve devlet adamlarının himayesinde alıp yürürken şirketin cirolarının artması yan kuruluşların ard arda gelerek kurulması şirketin işlerinin iyiye gititğini ama halkın yoksullaştığını kanıtlamaktadır. Konu ile ilgili daha ayrıntılı ve elinizdeki eserin eksikliklerini giderecek çalışmalara ihtiyaç vardır. Zaman yetersizliği ve Endonezya üzerine yazdığımız ilk eser olması hasebiyle de tecrübemizin eksikliğinden bu kadarını başarabildik. Çalışmalarımızı Cakarta çevresindeki kütüphanelerde sürdürdük. PNRI ve Pegadaian merkez binası kütüphanesi mekânımız oldu. Ayrıca dolar/rupi çevrimlerinde Endonezya Merkez Bankası (BI) sistemi ve değerlerini kullandık. (http://www.bi.go.id/web/en/Moneter/Kurs+Bank+Indonesia/Kurs+Transaksi/#) Ali Osman Muş 12 Eylül 2016, Samsun, İlkadım GOOGLE EDITION ÖNSÖZÜ Endonezya Pegadaian olgusunun halk tarafından iliklerine kadar benimsendiği bir ülkedir. “Rehinci kelimesi bu ülkenin insanlarına, toplumun bazı üyelerine, özellikle de bankacılığı olmayan veya bankalardan kredi veya finansmana erişimde zorluk çeken kişilere çok yabancı değil. Rehinci dükkânları hızlı para almak için odak noktasıdır. Bunun nedeni, bir rehinciye fon başvurusu prosedürünün oldukça basit ve nispeten hızlı ve kolay olmasıdır. Birinin acil ve hızlı bir şekilde fona ihtiyacı olduğunda, ilgili kişinin nakit veya tasarruf fonu olmadığında, üçüncü taraf finansmanı alternatif bir çözüm haline gelir. Bankacılık hizmetlerine erişirken bazı kişiler karmaşık yönetim ve gereksinimlerle karşı karşıya kalacak, dolayısıyla ilgi oldukça yüksek olmasına rağmen bazı kişiler tefecilere yönelecektir. Teminat olarak kullanılabilecek varlıkları olan bazı insanlar için, rehinci dükkânları seçimdir, çünkü rehin işlemleri en güvenli, yasal ve kurumsallaştırılmıştır.”[1] Bir toplum ne ile haşır neşir oluyorsa kurumsallaşmasını da onunla birlikte üretiyor. “Şeriat-rehin” bir araya gelince bir tarafta dini değerler diğer tarafta da ticari gerçekler arasındaki çatışma “paranın çekici gücü ile mutlak iyi” arasında dinselleştirilmiş istismara dönüşüyor. Paranın ışığı her şeyi delip geçiyor. “Müşteri, kâr ve satış noktalarındaki artış sadece konvansiyonel rehincilerde değil, şeriat rehincilerinde de oluyor. Şeriat rehinci cirosu yıldan yıla artmaya devam ediyor, çünkü şeriat rehinci beklentisi yıldan yıla artmaya devam ediyor. Halkın şeriat rehincilerine tepkisinin beklenenden daha iyi olduğu ortaya çıktı.”[2] Hal böyle olunca esas sorgulanması gerekenin, dinsel beklenti nedir? sorusuna Endonez müslümanının verdiği yanıt üzerinde düşünmek gerekiyor. Pegadaian ile haşır neşir olmamız 2011’lere kadar geri gider. Sokaklarda gezerken tabelalarının çektiği ilgi ile başlayıp 2021 Haziran’ına kadar geldik. Yaklaşık 10 yıllık mazisi olan ilginin sonucunda Google Edition için hazırlayıp sanal ortama sunduk. 2013’te geleceği olan parlak bir devlet şirketi görünümündeydi. Ülkeyi sömüren Felemenk, İngiliz ve Japonların gözde şirketlerinden birisi olarak bugün de varlığını KİT statüsünde sürdüren Pegadaian adalar kültürüne uyum sağlamıştır. Her ne kadar halk tarafından benimsenmiş olsa da kimi zaman ağır eleştirilere de uğramaktadır. Ancak hiçbir zaman kapatılması veya zihniyetinin değiştirilmesi gündeme gelmemiştir. Google Edition baskımızda Pegadaian ile (https://www.pegadaian.co.id/) Devlet Özerk Mali Müfettişler Kurumu (BPK, https://www.bpk.go.id/) mevzuat (peraturan) sayfasından yoğun bir şekilde yararlandık. Eksiklerimizi tamamlamaya çalıştık. Ancak 2012 içinde 10 aylık süreçte Cakarta ve çevresinde yaklaşık 250 km. yol yürüyerek Pegadaian şubelerini araştırma gezilerimizden elde ettiğimiz deneyimi aktarırken şunu hissettik:Ağaçlara varıncaya kadar tefeci-finansçı reklâmlarıyla dolu ülkede şaşırtıcı bir şekilde her yerde para var ama kimsede para yok çelişkisini izah etmek için ruhların da şeffaf olması gerektiğini iyice idrak ettik. 17 Haziran 2021, İlkadım, Samsun, Ali Osman Muş [1] Syf.162; Tinjauan Syariah.... Rokhmat Subagiyo, 2014, Tulunggagung. [2] Syf.163;Y.a.g.e.
  ingilizce ilmihal: Endonezya Sohbetleri, 1 Kajian Tentang Indonesia Ali Osman Muş, 2021-09-13 Önsöz Endonezya Mütalâaları dizisine devam ederken serinin adını değiştirdik: Endonezya Sohbetleri ve Huzur Dersleri yaptık. Çocukluk arkadaşım emekli Türkçe öğretmeni Mahmut Yıldırım “mütalâa” yerine “sohbet” sözcüğünün daha uygun olacağını söyledi. Kitaba ad olarak Endonezya İzlenimleri, Endonezya Yazıları, Endonezya Üzerine Notlar ve Anılar, Endonezya Gözlemleri, Tespitler, Anılar, Sohbetler önerilerini yaptı. Ben de Osmanlı Türkçesine hayran olmama rağmen onu dinledim ve serinin adını değiştirdim. Umarım böyle daha iyi olur. Endonezya bir ülke midir? Elbette bir ülkedir ama bir ülkeden daha fazlası vardır. Endonezya bir kıta mıdır? İşte bu soru birinci soruyu eler. Endonezya kıta gibi büyük ama halkımızın yalan yanlış bildiği bir devasa ülkedir. On bir yıl önce yola çıkarken Endonezya ile ilgili ilk izlenimlerimiz şöyleydi; Çok mülayim ve sessizler. Mazlum ve ağızlarındaki lokmayı alsanız seslerini çıkarmazlar. Sıradan Türkler ise şu imajlara sahipti: Çengelköylü manken ustası Nuri Güler “Endonezler bize Kurtuluş Savaşı’nda kollarındaki altınları da bozup yardım ettiler. Onlara minnettarız “ diyordu. Ayrıca rahmetli olan F.Kadri Timurtaş hoca ise vaaz kasetlerinde haykıra haykıra “Endonezya nasıl müslüman oldu biliyor musunuz? Dürüst müslüman tacirler gitti de onları görüp müslüman oldular. Açe’de Kuran okumayana kız vermiyorlar”, diye sanal ortamda yazanlar da vardı. Aradığımız İslâm bize aramadığımız bir dünya verdi. Aramadığımız İslâm bize haysiyetimize ve tarihimize yakışan bir gelecek armağan edecektir. Sonuç olarak diyebilirizki 1945 Ağustos’tan sonra bağımsızlığı iyice solumaya başlayan Endonezya bürokrasi birikimini adilane değerlere ulaştırmak için deneyim kazanma yolundaydı. Cliffort Geeertz’in dediği gibi Eğer millet olarak bahsedeceksek 1935’lerde başlayan bir tarih söz konusuydu. Koloni tarihini millet tarihi içinde görmek yanılgısından kurtulduklarında engin kültür ve mülayemet ulusal karakteri ağır basacak ve koloni artıkları olan düzenekleri yenilemeyi veya yok etmeyi becerebileceklerdi. Endonezlerin bağımsız ülke birikimi yolda deneyim kazanırken vaatandaş (warganegara) keşfedilecek ve ülke adına “yasal egemenlik” ağırlık kazanacak kişilerin ve takımerkin dokunulmazlığı rafa kaldırılacaktı. Sokak isimlerinin bile tartışma konusu olduğu, keçi sakalı (jengkot) bırakmanın sünnet mi değil mi tartışmasının gündemi aylarca işgal ettiği bir ülkede “din” ve “idare” yeniden keşfedilebilir. Çünkü Endonezya’da hiçbir İslâm ülkesinde olmayan altın gibi bir nimet var: Hanımlar. Düşününüzki bir İslâm ülkesi olarak filimlerde hanımlar beylerine tokat atıyor. Hanımlar başrollerde veya odak kişiler olarak topluma sunuluyor. Anaerkil yapı cevher gibi insani değerleri korumaktadır. İşte bu olmazsa olmaz zaruret Endonezya’yı ayakta tutmakta “din” ve “millet” adına işlenen fecaat ise süreçte olgunlaşmakta ve yargılanıp değerler dizisindeki hak ettiği yeri almayı beklemektedir. Endonezya için iyimser olmak sadece ve sadece gördüklerini yazmak yanlış görüşlere saplansak bile müşahede ile mümkündür. 10 Haziran 2019’da başladığımız bu kitaba Nisan 2021’de son verdik. Pandemi sürecinde oğlum Muhammet İsa’dan ne kadar fırsat bulabilirsek o kadar yazabildik. Bu arada her iki gözümde de sorunlar çıktı. Bilgisayarı daha az kullanmak zorunda kaldık. Endonezya Okyanusu’nda yüzmeye devam ediyor boğulmamaya gayret ediyoruz. Kitapları sanal ortamdan temin edecek okuyucularımız sayesinde diğer kitaplar için maddi imkân elde etmeyi umuyoruz. Çalakalem yazmaya devam ediyoruz. Sinemadan yaşam zihniyetine hemen hemen her konuya değinmek zorunda kalıyoruz. “Yogyakarta’da Özerklik” “Bağdaştırmacı İslâm” konusundaki çalışmalarımız ana kulvarda yazmakta olduğumuz kitaplardır. Elinizdeki kitap ise yan kulvarda yazılmış ve makalelerden oluşan bir eserdir. Fabrika ayarlarına geri dönelimdiyenlerin haleti ruhiyesini ve bilgi ufkunu anlamaya çalışıyorum. Türkiye’de lâikliğe karşı iyice bilenmiş ciddi bir dini münevver kesim var. Hissiyatlarıyla hareket ediyorlar. İşte bu konuların cevaplarını okuyacağınız bu kitabın satırları arasında bulacağınızı umuyoruz. İngilizce tercümelerde bana çok yardımcı olan bilgisayar mühendisi Bilgehan Baki Bilen’e teşekkür ederim.
  ingilizce ilmihal: Endonezce Günlük Konuşmalar 1 Ali Osman Muş, ÖNSÖZ “Endonezce’yi altı ayda öğrenirsiniz, çok basit bir lisan” diyenler yanılıyor. Yeryüzünün dil mantalitesi en derin ve anlamlı lisanlarından birisidir. Zaman çekim kipleri olmayan ama bu ihtiyacını ibareleri ön ve arkasına koyduğu sözcüklerle gideren muhteşem bir lisandır Endonezce. Endonezler aracılığıyla insan beyninin kısıtlı imkânlar içinde harika bir lisanı nasıl ürettiğini kanıtlar. Okuyucunun kitabı bir defter-kitap gibi düşünüp alıştırma metinlerini de doldurarak çalışıp Endonezceyi geliştirebilme şansı vardır. Kitabı da buna göre tasarladık. İyi çalışmalar dileriz. GOOGLE EDITION İÇİN ÖNSÖZ 2012 yılında çıkardığımız bu kitabı 2021 Mayıs ayında Google Edition için yeniden gözden geçirip yayınladık. Günlük konuşmalar için yararlı olacağını umuyoruz. 18.05.2021, Ali Osman Muş
  ingilizce ilmihal: Endonezce Ön, Orta, Son ve Bileşik Ekler Ali Osman MUŞ, 2013-01-01 1972 yılında adıyla Geliştirilmiş Yazım Denetimi Kuralları (EYD) Endonezya Kültür ve Eğitim Bakanlığı bünyesinde çıkarıldı. Kısaca EYD denen ilkelere göre Endonezce’de 4 çeşit ek vardır: Başta, sonda, ortada, başta ve sonda. [1] Adalar Ülkesi Endonezya; eklerle lisanı geliştirmekte önek (prefix) ve sonek (suffix) çok kullanılmaktadır. Endonezce’nin iskeletini oluşturan alan; ekler bölümü olup kalbi önek ve sonek kısmı olup Güney Doğu Asya’nın zengin ve gelişmekte olan lisanıdır. Bu da çok doğaldır. Dilbilgisi yapılanmasının eklerle giderildiği bir lisanda önek, ortaek, sonek, tek heceli önek ve sonek, çift heceli önek ve sonek uygulamasının tek sözcük içinde görüldüğü ve ifadenin anlamının da ona göre değiştiği bir lisandır. Sözcüğün değişimi değil de sözcüğün eklerle değişimi ile birlikte sözcüğe eklenen diğer sözcük veya sözcükleri bir arada düşünmek zorunda olduğumuz bir lisan olarak gelişimini sürdürmektedir. Endonezce gerek Avrupa dilleri ve gerekse Sanskritçe ve Arapça ile de sıkı fıkı ilişki içinde olduğundan, etkiyi kuzeyden ve batıdan gelen dilbilgisi ön-sonek alanında görmekteyiz. Türkçe’de olmayan sözcüklerin ortasına ekleme yaparak yeni sözcük üretme Endonezce’de görülmektedir. Hem dönence kuşağına göre dil mantalitesinin değişik olması hem de hem de eklemlendirmenin gelişmiş olması zahmetli ve süre isteyen bir anlama sürecini gerektirmektedir. Endonezce; Türkçe mantığı ile baktığımızda her açıdan zor bir lisan olduğu oranda mutluluk veren ve Türkçe ile ülfiyeti arttıkça da mutluluk verecek bir lisan olarak uzaklardan ülkemize göz kırpmaktadır. Önekler (awalan, kata awal) sonekler (akhiran, kata akhir) ve sözcük ortasına ekleme (infiks, sisipan) yaparak sözcük üretilen bir lisan; canlılık ve hayatiyetini her zaman korur. Endonezce bu açıdan geleceği parlak bir genç lisandır. Endonezce; adeta eklerle nefes alıp veren bir dil olarak; insan beyninin küçücük imkanlarla meramını en üst düzeyde nasıl dile getireceğinin sınavını verdiği alandır. Endonezya adaları insanı başarılı bir sınav vermektedir. Bu sadece Endonezya insanının sınavı değil, insanın sınavıdır diyoruz. Ne iş yapıyorsunuz? diye sorduğumuz hanım efendi Istri erte cevabıyla bize ev hanımı olduğunu sokağın muhtarı anlamında ciddi bir espri içinde anlatırken bunları hissettik. Cevabına baktığımızda Endonezlerin kısaltılmış ifadelerle konuşma alışkanlığı ile birlikte sevecenliği de bir arada gördüğümüz bir lisandır. Zamanlama mantalitesinden tutunuz da yaşam algılamasına kadar çok farklı bir zihniyetin ürünü olan Endonezce aynı zamanda zengin bir dil hafızası kazanma şansı çok yüksek bir lisandır. Örneğin lagi, sonra sözcüğü şimdi anlamı kazanmaktadır. Sonra ile şimdi aynı kavram ile açıklanınca saat 11.30 diyeceğiniz zaman sonra mantığını kullanıp 12.30 diyebileceksiniz. Endonezce’ye kabile dili deyip küçümseyenlere bir sözümüz var. Aşağıdaki cümleleri okuyunuz: Ahmad tidak datang terlambat kan? Ahmet gelmedi değil mi? Ahmad datang terlambat kan? Ahmet geldi değil mi? Kan soneki ile karşılanan ifadei meramın ne eksiği var, diyor ve Endonezce’nin kayıt kuyudatının tüm ülkede tespit edilmesinin ekler anlamında da Endonezceyi zenginleştireceğini düşünüyoruz. Kamulah yang harus mengerjakan soal itu. Sen o soruyu öğrenmen gerekir, ifadesini tahlil edelim Kamulah sensin sen ha, gibi bir vurgulama anlamı içinde Türkçedeki karşılığını bulur. Burada dikkatimizi çekecek konu cümlenin başında değişik mantığı Türkçe konuşanlara öğretmektedir. Kamu..... sen ve hemen ardından vurgulama yapan ek gelmektedir.........melisin...... lah. Sensin sen gibi düşünebiliriz. Yabancı dillerden Endonezce’ye girmiş ve sonu ...lah hecesi ile biten sözcüklerin eklerle ilgisi olmadığına dikkat etmek gerekmektedir. Örneğin majalah favorit sevdiği dergi, gözde dergisi, hoşuna giden dergi ifadesindeki majalah sözcüğü Arapça’dan Endonezce’ye girmiş olup son ek değildir. Mengatasi masalah, tanpa masalah: Sorunsuz üstesinden gelemeyeceğimiz sorun yok. (Devlet Rehine Şirketi Pegadaian’ın sloganı) Yabancı dillerden girmiş ama ön-son ek gibi kullanılan sözcükler de vardır. Örneğin daerah sub-arktik, soğuk iklim kuşağı, daerah subtropis, yarı sıcak iklim kuşağı gibi. Eklerin Endonezce içindeki yeri (morfem, biçim birim) Endonezce’nin diğer lisanlar arasındaki yeri kadar Endonez insanının ulusal anlamda yükselteceği fehamet, feraset ve basiret alanının özü olacaktır. Endonezce genç ama gerçekten coğrafyasının genişliği kadar Endonez insanının son derece pratik ve yararcı zihniyeti içinde özellikle biçimbirim alanındaki gelişimiyle medeniyete katkı sunacaktır. Endonez yazarlarına baktığımızda eklerin daha derin bir anlam kazandığını görüyoruz. Biz Endonezceyi kısıtlı imkanlar içinde yapılması gereken ağır bir görev gibi algıladığımızdan uluslararası alanda ün kazanan Endonez yazarlara olan hayranlığımız daha da artmaktadır. Bu anlamda Endonezce eklerle birlikte sade bir anlatım içinde kırkı aşkın eser veren Pramoedya Ananta Toer (1925-2006) okurken Endonezce ekler gerçekten ayrı bir zevk ve tatminlik duygusu vermektedir. İki kardeş ulusun lisanları farklı ama ruhlarının birleşeceği bir bir asgari müşterek olan çalışma alanımızdır; Endonezce. Adalar ülkesinden (Nusantara) Anadolu yaylalarına aktarılacağı günleri beklemektedir. Kısa ve özlü kestirme anlatım, pratik zekanın geliştirildiği bir lisan olarak gerçekten ciddi üzerinde durmamız gereken kardeş Endonez milletinin lisanını öğrenmek gerekmektedir. İlk duyduğunuzda ifadeyi şaşırıyor ve anlayamıyorsunuz. Yazdıktan sonra inceleyince ancak anlıyorsunuz. O zaman Endonezce için zor bir lisan diyebiliriz. Yaşadığınız halde ve olayı deneyim ettiğiniz halde ne demek istediğini pek anlayamıyorsunuz. Ama ardından yazıp da olayı tekrar tedebbür ettiğinizde o zaman anıyor ve mantığını yakalayabiliyorsunuz. Bu demek oluyorki Endonezce mantığı gelişmiş bir lisan ve kesreti istimal çok kullanma denen tarzın ifadeler için farklı ortamlarda yakın anlamlar üstlendiğini ve ifade alanını dört yöne doğru anlamlaştırdığını göstermektedir. Endonezce bu açıdan gerçekten çok ilgi çekiyor ve semantik (anlambilim) ilmi için insan beynine de yol gösteriyor. Endonezce mantığı geliştiren Endonezlerin dar bir alanda az bir imkanla ne kadar zor olanı başarabileceğini kanıtlayan harika bir dil olduğunu düşünüyoruz. İki sene sonunda buna karar verdik. İfade tarzı kesinlikle Türkçe mantığına ters. Bir kere bunu aşmak lazım. Biz buna iki sene sonra şeairi Endonezce adını koyduk. Endonezya adaları insanlarının ürettiği İslâm temelli yaşam tarzının ürettiği bir lisan olarak, Eğer Endonezce bilincini çözersek Endonez İslâm zihniyetini daha iyi anlayacağımızı düşünmekteyiz. Bu açıdan düşünüp konuları irdelersek Endonezlerin İslam medeniyetine katabildiklerini daha iyi algılayacağımızı ummaktayız. Türkiye ve Endonezya asırlardır birbirinden habersiz yaşayan iki İslam milleti olarak lisan konusunu ciddi bir şekilde ele alıp çözümlemeye mecburdur. Böyle bir yöntemle her iki millet de daha kalıcı bir din kardeşliği kazanacağını ummaktayız. Lisanlarımız ve kafalarımız çok farklıdır. Önce bunu anlamak ve yakınlaşma mesafelerini, kaybetme ve kazanma noktalarını, kaçırma ve yakalama açılarını tespit etmeliyiz. Bunun için çok çalışmalıyız. Çünkü hala birbirimizi anlamıyoruz. Endonezce’de zaman kipi yoktur. Ancak zamanlama ifadeleri ise çok gelişmiştir. Zaman kipi içinde anlatılamayan zaman çekimi ve zamanlama boşluğu; çok gelişmiş bir ekleme ve sözcüklerin konumu içinde giderilmekte Endonezceyi zorlaştırmaktadır. Elinizdeki kitabı yazmak için Kenji Matsuura beyin Kamus Jepang-Indonesia (2005, Tokyo) adlı 30 yılda meydana getirdiği baştan aşağı tarayarak kendimize başucu eser yaptık. Kendisine gıyabında teşekkür ediyoruz. Örnek cümlelerimize onun harika sözlüğü ile sanal ortam ve Cava Adası’nda gezilerde çektiğimiz fotoğraflar kaynaklık etti. Ayrıca örnek cümlelerde yardımcı olan eşim Rawati Muzahar hanıma da teşekkür ederim. Endonezce ekler üzerinde yaptığımız çalışma ile güzel Türkçemize de katkı verdiysek mutlu olacağız. [2] GOOGLE İÇİN ÖNSÖZ 2012-2014 arasında iki yıl kadar bir süreyle üzerinde çalıştığımız elinizdeki kitabı Google (Afrika lisanıyla Glu glu) ortamına göndermek istediğimizde geriye baktık. Google kitap ortamında yayınlayarak isteyen herkesin rahatlıkla ulaşmasının daha uygun olduğunu düşündük. Kitabı 8 yıl sonra yeniden ele aldığımızda bir sürü eksik ve hatalar bulduk. Bu kitapta da eksikler olabilir. Çalakalem ve tek başımıza yazıyoruz. İşbirliği yapacak kişi ve kurum aradık. Biz halef üretmeyiz. Selef üretiriz de ondandır. Her neyse yararlı olacağını umuyorum. Bu amaçla Ocak, 2021’de yayınladık. Endonezya üzerinde kitaplar yazarken sözcükleri tercüme etmek zorunda olduğumuzdan ve doğru dürüst bir sözlük de bulunmadığından bu yolu tercih etmek zorunda kaldık. Kısaca 40 kitap kitap yazarken yazılan kitaplar olarak 12 senede yazıldı. Endonezce mantığını çözmeye yararlı olacaktır. Yeryüzünün en hoş ve sevimli lisanlarından birisi olan Endonezce ile “Güney Doğu Asya’daki Türkiye’nin Amerikası” gözüyle baktığımız Endonezya’ya gireceğiz. Tek tesellimiz çalışma azmi ve çalışmak,çalışmaktır. Allah yolumuzu aydınlatsın dileğiyle. 27.01.2021, Samsun Ali Osman Muş
  ingilizce ilmihal: Endonezya Mütalâaları V Ali Osman Muş, 2021-06-06 ÖNSÖZ Endonezya Okyanusu’nda yüzüyoruz. Endonezya üzerinde çalışmak ve araştırma yapmak “zor” diyen Japonlara hak verdik. Gerçekten çok zor ve mantaliteleri son derece farklı bir kavimler topluluğu olan Endonezya halkı aşırı yumuşak ve medeni ama “yumuşak atın çiftesi pek olur” atasözünde geçtiği gibi Stefan Zweig’in de “Amok Koşucusu” kısa romanında açıkladığı haleti ruhiyeyi irdelemek bizi din algısı ve olgusu ile ilgili sorulara yöneltti. Din merkezli yaşayıp her şeylerini ona göre tasarlayan cemiyetler zannediyorlar ki “inandıkları din” onların her şeylerini adeta yeniden var ediyor. Kişiliklerini, kimliklerini, geleneklerini, örf ve âdetlerini akla gelen her türlü “hars” karakterli niteliklerini inandıkları din dizginleyip istikametini çiziyor. Dinden aldıkları ve ona kattıklarını bir araya getirip alt alta basitçe iki sütunda sıraladığımızda ise durum çok farklı tecelli ediyor. Dini yeniden işleyip, adeta din içinden din çıkaracak derecede değişime uğratan, bağdaştırmacı din zihniyeti bizleri böyle düşünmeye sevk etti. Hazreti Muhammed’in vaz ettiği İslâm; sekiz bin kilometre doğuda Sumatra Adası’na ulaştığında güzergâh üzerinde uğradığı Gujarat sahillerinde kazandığı “şii” karakteri hemen hemen terkedip Sumatra Açe’den başlayıp Irian Jaya Adası’na doğru beşbin kilometre ilerlediğinde sünnî ağırlıklı bir mozayik müzesine dönüşüyor. “İslâmın tonları” çok farklılaşıyor. Değişen nedir? İklim. Yerçizimi. Topoğrafya. Hepsi değişiyor. Zihinler ise ataerkil cemiyetten anaerkil cemiyete dönüşüyor. Ama din aynı adı taşıyor:İslâm. İşte bu değişiklikler bize bambaşka bir İslâm armağan ediyor. Hepsi sömürge ülkeleri. Hepsi “bağımsızlık” nefesini solumamış ülkeler. Tarihleri 1935 lerde başlıyor diyebileceğimiz ülkeler bunlar, Cliffort Geertz’in deyimiyle. Ülke mi? Millet mi? Ülke olacaklar. Millet olacaklar. Eğer “kendilerine dayatılan din öldü” derlerse. Yoksa avaz avaz bağıran ulama elinde kölelik ve yoksulluk üretmeye devam edecekler. İslâm bize bir vatan armağan ediyor mu? İslâm bize bir bayrak armağan ediyor mu? İslâm bize bir millet şuuru armağan ediyor mu? Bu soruların cevaplarını yararlandığımız bu kitabın satırları arasında bulacağınızı umuyoruz. İngilizce tercümelerde bana çok yardımcı olan bilgisayar mühendisi Bilgehan Baki Bilen’e ve Türkçe dilbilgisi düzeltmeleri yapan Mahmut Yıldırım’a teşekkür ederim. Ali Osman Muş, Samsun, İlkadım, 10 Haziran 2019
  ingilizce ilmihal: Yabancılar İçin Endonezce Müfredatı (BIPA) Birinci Kur 2. Kitap Ali Osman Muş, Nama Seri Judul KOSAKATA BAGI BIPA DAN WAWASAN KEINDONESIAAN, 3 Dizi adı BIPA Gözüyle Özgün Endonezya, Bipa Müfredatı ve Dilbilgisi Sözcükleri NamaJudul Kata Khas Bahasa Indonesia Dalam Kurikulum BIPA Kitap adı Yabancılar İçin Endonezce BIPA Müfredatına Göre Dilbilgisi ve Sözcük Dağarcığı Telif Hakları Ⓒ ve Ⓡ Ali Osman Muş, Muhammet İsa Muş, Muzahar Rawati (Hak cipta dilindungi undang-undang) Hacmi 8,58 MB WORD 4,24 MB PDF Yazarı Ali Osman Muş Yer, Yıl Samsun, 2023 Sayfa 225 Ebadı 21X29,7 cm. ISBN 978-605-72319
  ingilizce ilmihal: Endonezce BIPA Üçüncü Kur 2. Kitap Ali Osman MUŞ, 2023-10-02 ÖNSÖZ KATA PENGANTAR BIPA 7 kur müfredatına uygun olarak 2023 Ağustos o ayına kadar 8 kitap yazdık: 1. Macam Macam Ungkapan Bahasa Indonesia, Endonezce İbarelendirme ve Deyim Çeşitleri 2. Bentuk Terikat, Endonezce İlgeçler. 3. Bagi BIPA Wawasan Keindonesiaan 1, BIPA Gözüyle Özgün Endonezya, 1 4.Kosakata Bagi BIPA dan Wawasan Keindonesiaan 2, Yabancılar İçin Endonezce Müfredatı (BIPA) Sözcük Dağarcığı 5. Kosakata Bagi BIPA dan Wawasan Keindonesiaan 3, Yabancılar İçin Endonezce Müfredatı (BIPA) Dilbilgisi 2 6. Warna-Warni dan Ungkapan Bahasa Indonesia, Endonezce Renkler ve Renklerle İlgili Terimler 7. BIPA Tiga Bahasa Indonesia, Endonezce Üçüncü Kur 1. Kitap 8. Endonezce BIPA İkinci Kur 2023 sonuna kadar Endonezce kurlarla ilgili kitaplar yazmaya devam edeceğiz. Kitaplarda BIPA Müfredatı ve Endonezya Kültür ve Eğitim Bakanlığı (KEMDIKBUD) kaynaklarını esas almaktayız. BIPA üçüncü kurun ikinci kitabında 5 ünite üzerinde Endonezce öğrenmeye çalışacağız. Beş ünite 6-10. üniteler olup temaları şöyledir: Ünite Dilbilgisi Tema Unit Konu Tata Bahasa Surat Keluhan 6. Şikayet mektubu Imbuhan –se.Se- takısı Pahlawan Indonesia 7. Endonezya Kahramanları Kalimat Pasif dan Aktif Etken edilgen tümceler Peristiwa Alam 8. Doğal Olaylar ketika, supaya, sebelum, sehingga, kalau, seandainya Dongeng Favorit 9. Gözde Halk Söylencesi lalu, kemudian, setelah itu, atau, selanjutnya, bukan hanya..., melainkan... Hari Libur 10. Tatil Günleri akan, nanti, nama hari, bulan dan tahun. Dilbilgisi konularında zaman bağlaçları çoğunlukta olup etken ve edilgen cümleler konusunada yer verilmiştir. Üçüncü kurda geçen ve gerek Endonezya tarihi gerekse Endonezya yerçizimi üzerinde özgün konuları içeren 5 tema aşağıda verilmiştir: Özgün Endonezya Konuları Wawasan Keindonesiaan Pos Indonesia 6. Cakarta, Kota Endonezya Postaları Monumen Martha Christina Tiahahu 7. Orta Maluku Bağımsızlık Kahramanı Martha Christina Tiahahu Hanım Abidesi Kapal Apung Lampulo (Museum PLTD Apung) 8. 2004 Açe Depremi Müze Gemisi Danau Toba 9. Sumatra Toba Gölü Pantai Base G. 10. Papua Adası, Jayapura Base G Sahili Endonezce dilbilgisi konularından bazılarının kuralları üzerinde henüz muvafakat sağlanmamış olsa bile Endonezce cazibesini muhafaza ediyor. Endonezce Güneydoğu Asya dilleri içinde hem büyük bir alanı işgal etmesi hem de yerel lisanlardan aldığı katkı ile gelişimini sürdürecektir. Çalışmalarımızda Endonezce ile ilgili tüm konulara yer vermeyi amaçlamaktayız. Çalışmak bizden tevfik Allah’tandır. 3 Mayıs 2023, Çarşamba, İlkadım Ali Osman Muş 25 UNIT 6 SURAT KELU
  ingilizce ilmihal: Jam Berapa? Saat Kaç? Ali Osman Muş, 2021-05-20 ÖNSÖZ Elinizdeki kitapçık Endonezce saat söylemeyi öğretiyor. Endonezlerin zamana bakış ve zamanlama zihniyetinin çok farklı olduğunu kitapçığı okurken hemen göreceksiniz. Amacımız özellikle Endonezce ve Türkçe konuşmak ve yazmak zorunda olan insanlara yönelik hizmet olduğundan kitapçığı çalışma defteri gibi düşündük ve açıklamaların hemen ardına da alıştırma sayfalarını ekledik. İki bölümde konuyu ele aldık. Birinci bölümde daha ziyade düşünce üzerinde durduk. İkinci bölümde ise alıştırmalı açıklamalara ağırlık verdik. Elinizdeki çalışmada yazarak öğrenmenin neşesini yaşayacağınızı umarız. Özellikle Endonezce ve Türkçe öğrenmek zorunda olan çocuklarınız var ise birlikte ama mutlaka birlikte, alıştırmaları çalışmanızı öneririz. Katkı ve eleştirilerinizi sanal adresimizde bekliyoruz. İletişim, uçan posta: musaliosman@gmail.com Telefon: 90553-569-7731 Ali Osman Muş 24 Aralık 2012 Cava Adası Bogor İli Parung İlçesi Waru Jaya Köyü Cidokom Mezrası GOOGLE EDITION İÇİN ÖNSÖZ 9 yıl sonra 2021 Mayısayında elinizdeki alıştırma kitapçığını Gogle Edition için yeniden gözden geçirip tek sayfa halinde hazırladık. Endonez-Türk ailelerin çocukları için yararlı olacağını umuyoruz. İyi çalışmalar dileriz. 20 Mayıs 2021, Ali Osman Muş Samsun, İlkadım
  ingilizce ilmihal: Elif Elif Dergisi Sayı:32 ,
  ingilizce ilmihal: Endonezya İklimi ve Meteoroloji Verileri Ali Osman Muş, Endonezya İklimi adını verdiğimiz çalışmanın esas amacı Endonezlerle evlenenlerin hızla arttığı şu günlerde, yeni kuşak Endonez-Türk ailelerin çocuklarına ülke coğrafyalarını sevdirmek için bir adım atmak idi. Yeri geldiğinde her iki ülkeyi iklim ve coğrafya üzerinden karşılaştırarak Dünya’ya bakacak aydın kafalar yetiştirebilirsek sağlam temellere dayanabileceğiz. Bunu başarırsak kendimizi mutlu olmuş ve hedefe ulaşmış kabul edeceğiz. O nedenle coğrafyaya beynimizin beslendiği manevi gücümüzü kazandığımız ülke kaynakları gözü ile bakmayı çocuklarımıza öğretmek için bilgi seviyelerini yükseltmeliyiz. Coğrafya ve iklim bilgisi çok önemsemediğimiz bir alan olduğu için geleceğimizi ve imkânlarımızı okumakta ve her türlü üretim gücümüzü artırmakta zorlanmaktayız. Bir de kendi ülkelerimizi tanımak için yabancı coğrafyacıları davet edip onlara uyduruktan ve yanlış risaleler yazdırarak aşağılık duygularını tatmin eden politkacı ve devlet adamlarının tutumu ise sorunun beslendiği esas alana işaret etmekte halk kendi coğrafyasını kendisinden daha iyi kimsenin bilemeyeceğini idrak edemediği ve bu işi önemsemediği için sorun üst tabakalara yabancı bilim adamlarına özenti olarak yansımaktadır. İşin özü kendi topraklarını kendi coğrafyasını sevmek ve doğal kaynaklarını tanımak ve öğrenmek için sanal, görsel ve kurumsal teşkilatlar başta olmak üzere her türlü organ ile halka ülke sevgisini aşılayacak bir yapılanmadan geçmektedir. Amacımız özünde coğrafya sevgisine dayanarak kültürümüzü korumak bunun üzerine de doğru bir yaşam düşüncesi inşa etmek için bilgi kazanmaktır. Endonezya gibi nüfusu Türkiye’nin üç mislinden fazla, yüzölçümü ise beş misli büyük bir ülke iklimi için genel bir bakış sağlaması ve karşılaştırma yaparak her iki ülkeyi yakından tanımak isteyenlere bir fırsat sunabilir. Endonezya’ya gelip yatırım yapmak isteyenlere yol göstermesi açısından da yararlı olacağını umduğumuz çalışmadır. Endonezya Meteoroloji Teşkilatı’nın (BMKG) sanal kayıtları ile MEB Coğrafya Sözlüğü ve Metin Tunçel hocanın 1993 Tercüman Rehberlik kursu Turizm coğrafyası notları esas alınarak hazırlanmıştır. Sanal kayıtlardan faydalanılmıştır. Ancak sanal kayıtların ihtiyatla kabul edilmesi gerektiğini de çalışma esnasında öğrendik. GOOGLE EDITION İÇİN ÖNSÖZ 11 yıl sonra Google Edition için elinizdeki kitabı yeniden gözden geçirdik. Tek sayfa halinde hazırladık. Hataları düzelttik. 8.05.2021 Samsun, İlkadım
  ingilizce ilmihal: ENDONEZYA MÜTALÂALARI 1 Ali Osman Muş, 2021-05-08 Endonezya Okyanusu’nda yüzüyoruz. Endonezya üzerinde çalışmak ve araştırma yapmak “zor” diyen Japonlara hak verdik. Gerçekten çok zor ve mantaliteleri son derece farklı bir kavimler topluluğu olan Endonezya halkı aşırı yumuşak ve medeni ama “yumuşak atın çiftesi pek olur” atasözünde geçtiği gibi Stefan Zweig’in de “Amok Koşucusu” kısa romanında açıkladığı haleti ruhiyeyi irdelemek bizi din algısı ve olgusu ile ilgili sorulara yöneltti. Din merkezli yaşayıp her şeylerini ona göre tasarlayan cemiyetler zannediyorlar ki “inandıkları din” onların her şeylerini adeta yeniden var ediyor. Kişiliklerini, kimliklerini, geleneklerini, örf ve âdetlerini akla gelen her türlü “hars” karakterli niteliklerini inandıkları din dizginleyip istikametini çiziyor. Dinden aldıkları ve ona kattıklarını bir araya getirip alt alta basitçe iki sütunda sıraladığımızda ise durum çok farklı tecelli ediyor. Dini yeniden işleyip, adeta din içinden din çıkaracak derecede değişime uğratan, bağdaştırmacı din zihniyeti bizleri böyle düşünmeye sevk etti. Hazreti Muhammed’in vaz ettiği İslâm; sekiz bin kilometre doğuda Sumatra Adası’na ulaştığında güzergâh üzerinde uğradığı Gujarat sahillerinde kazandığı “şii” karakteri hemen hemen terkedip Sumatra Açe’den başlayıp Irian Jaya Adası’na doğru beşbin kilometre ilerlediğinde sünnî ağırlıklı bir mozayik müzesine dönüşüyor. “İslâmın tonları” çok farklılaşıyor. Değişen nedir? İklim. Yerçizimi. Topoğrafya. Hepsi değişiyor. Zihinler ise ataerkil cemiyetten anaerkil cemiyete dönüşüyor. Ama din aynı adı taşıyor:İslâm. İşte bu değişiklikler bize bambaşka bir İslâm armağan ediyor. Hepsi sömürge ülkeleri. Hepsi “bağımsızlık” nefesini solumamış ülkeler. Tarihleri 1935 lerde başlıyor diyebileceğimiz ülkeler bunlar, Cliffort Geertz’in deyimiyle. Ülke mi? Millet mi? Ülke olacaklar. Millet olacaklar. Eğer “kendilerine dayatılan din öldü” derlerse. Yoksa avaz avaz bağıran ulema elinde kölelik ve yoksulluk üretmeye devam edecekler. İslâm bize bir vatan armağan ediyor mu? İslâm bize bir bayrak armağan ediyor mu? İslâm bize bir millet şuuru armağan ediyor mu? Bu soruların cevaplarını yararlandığımız bu kitabın satırları arasında bulacağınızı umuyoruz. İngilizce tercümelerde bana çok yardımcı olan bilgisayar mühendisi Bilgehan Baki Bilen’e ve Türkçe dilbilgisi düzeltmeleri yapan Mahmut Yıldırım’a teşekkür ederim.
  ingilizce ilmihal: ENDONEZCE ZAMAN-VAKİT SÖZCÜKLERİ VE TAHLİLİ (Zaman, vakit, dönem, devir, an, mevsim, süre, müddet vb.) Ali Osman Muş, 2021-06-20 Endonezlerin zaman ve vakit algılaması çok farklı olup aşırı sıcağın gevşettiği bir kişiliğin yansıması diyebileceğimiz, bir birim zamanı üç-dört misli çeke çeke lastik gibi uzatarak düşünebileceğiniz zamanlama içinde işlerin ağır mı ağır; ağır-aksak ilerlediği bir dünyanın insanlarının ürünüdür. Keşke zaman olsa da Endonezlerin zaman-vakit kavramlarını ayrıca incelesek, diye hatıra gelen düşüncenin ürünü olan elinizdeki çalışma; zihniyetin çekirdeğine doğru yol aldığımızı sözcükleri teker teker ele alırken bize öğretti. Gerçekten Endonezlerin dil mantığı, özellikle zaman ve zamanlama düşüncesi, dönence kuşağı insanlarından çok mu çok farklıdır. Bunu Jakarta’da tanıştığım yabancılardan da sık sık duydum. Okuyucuların bu fikre katılıp katılmayacaklarını ise gelen tepkilerden öğreneceğiz. Endonezlerin kafasının içine elimizi sokacaksak zaman ve vakit kavramlarını nasıl kullanıyorlar ona bakmak gerekir. Sebze-meyve kültürüne dayalı tad-zevk üzerine bir hedonizm inşa eden yaşam tarzını sözcükler arasında algılayabiliyoruz. Böylece; Sop buah enak, bu meyve hoşafı lezzetli cümlesi ile Enak, tinggal di sini? Burada kalmak hoş mu? cümlesinde geçen enak sözcüğünün lezzet-hoş anlamlarında kullanılmasını anlayabiliriz. Aşağıda geçen cümlelerde dönem-tad (keyif) ifadelerinin bir arada iyi-müreffeh, mamur dönem anlamında nasıl kullanıldığını göreceksiniz: Lagu-lagu yang enak zaman sekarang, lagu apa? Şimdilerde şarkılar keyif verici mi (lezzetli) Hangi şarkı? Lebih terasa enak zaman Orde Baru (1968-1998) Daha çok hoşa giden bir Yeni Siyasi (idari) Tarz (Suharto İdaresi) dönemi hissediyorum. Zaman Soeharto Lebih Enak, Zaman SBY Lebih Makmur. Başkan Suharto zamanı çok iyi (keyif verici) Başkan Susilo zamanı daha çok refah verici. Karena itu tidak dipungkiri, Zaman SBY saya merasa lebih makmur. Karşı fikir söyleyen olmadığından dolayı SBY (şu anki devlet başkanı) dönemini daha müreffeh hissediyorum.
  ingilizce ilmihal: Açe Yerçizimi Ali Osman Muş, 2021-05-14 Endonezya’da Özerklik ana başlığı altında Açe üzerinde çalışma yaptığımız şu günlerde Leyden Üniversitesi sanal ortamında http://www.acehbooks.org/ adresinde sadece Açe üzerinde 1.200 müstakil kitabın kaydının korumalı biçimde serbest indirime açık olduğunu söylersek ülkemizdeki Açe incelemelerinin ne kadar cılız olduğunu ve ne kadar duygusal yaklaşmakta olduğumuzu görürüz. Bir Açe sevdası karşılıklı vardır, ama Açe lisanı üzerinde doktora yapmış kaç kişi vardır? Bunlarınkisi karasevdadır. Arabesktir. Mâlî hülyâdır. Melankolidir. Hastadır. Bozuk bir hissi durumun süregelen ve süregiden ince hastalığıdır. Ülkece ve milletçe teşkilatlândığımız gün gücümüzü göstereceğiz. Açe uyumakta olan uyumaya da adeta inandıkları İslâm adına yeminli olan İslâm dünyasının münevver tabakasının hazin durumuna bir belgedir. Özellikle Türkiye’deki İslâm davası güdenlere nasıl uyumakta olduklarını “kral çıplak” denecek derecede gösterecek bir sürü ibret numunesi ile doludur, Açe. Açe; coğrafyasından tutunuz, idari durumuna ve ekonomisinden, adli sistemine kadar fakir doğup, yaşayıp ölmeye ahdetmiş İslâm dünyasının yerli ve “müslim” ama “kurnaz tacirler” sıfatlı ibret örnekleri ile efendileri olan Batılı şirketlerin at koşturduğu bir meydandır. Ancak olumsuzluklarla bir yere varılmadığına göre biraz çözüm üzerinde kafa yoralım. Nasıl bir yöntem ile Endonezya üzerinden Dünyayı anlayabilir ve ülkemize ve milletimize hizmet edebiliriz? Endonezya üzerinde çalışmalarımızın 6. senesini doldurduğumuz şu sıralarda geldiğimiz nokta bu sorudur. Bu soruya şu şekilde cevap veriyoruz: Merkezi Türkiye’de bir üniversitede veya araştırma kurumunda kalan üç ayağından bir tanesi ise yurt dışında olan doktora yapacak gençler gurubu seçip en az beş yıl sürecek bir program tasarlanmalıdır. Üç ayak şöyle kurulacak: Hollanda, Endonezya, Japonya. Üç ülke kütüphanelerinde yapılacak doktora çalışmaları Türkiye’nin uluslararası alanda “biz de varız” diyebileceği bir seviyeye çıkmasına, ilmî alt yapı kazanmasına neden olacaktır. Bizden Açe denince mübalağalı sözler okumayacaksınız. “Mübalağa” ve “böbürlenme” gibi bir onulmaz hastalığımız var. Bu da gözlem yapmamızı ve müşahedelerimizi yazıya aktarmamızı engelliyor. İslâm dünyası münevverleri gerçekleri kabul etmeye hazır mı? Ciddi endişelerimiz vardır. Bu mealde bir anekdotumuzu anlatacağız. Singapurlu zeki, çalışkan ve ciddi bir müslüman gençle şu mealde konuştuk: “Alsakaf” ailesi meşhur ve İslâm’a hizmetleri var, diye biliniyor. Endonezya Hükümeti “Anri” kayıtlarında dolandırıcı olduğu Türkiye (Osmanlı) Singapur Büyükelçiliği açılırken kendisine İngiliz hükümetinin büyükelçi olarak atanmasına olur vermediğini söylediğimiz zaman “inanmak istemiyorum” demişti. Ne zaman böyle demişti? Birinci elden Endonezce belgeleri önüne koyup ciddi bir şekilde okuduktan sonra. Tabi burada mezkur kişinin dolandırıcı olduğu için değil de kanımıza göre “seyit” sıfatlı olduğu için onaylanmadığını düşündüğümüzü belirtmeliyiz. Tabi bizim burada Singapur’da tanınmış bir seyit veya alim olursa habip denen ehli beyt ailesine kişisel düşmanlığımız yoktur. Ama gerçeği ve sadece gerçeği bilmek insanların en tartışılmaz hakkı olduğuna göre araştırıp ortaya çıkarmalıyız. Anri kitapları ile Türkiye Elçiliği kitabını bir araya getirdiğimizde “Alsaqaf” ailesinin iyice incelenip ortaya çıkarılması aynı zamanda hac sömürü ve kemirisinin nasıl yapıldığını da bilmek demek olacağından İslâm dünyasından çok Türkiye’nin intibahı için önemlidir diyoruz. Açe çalışırken acziyetimizi hissettim. Hırsımdan daha büyük bir çalışma azmi içimi kapladı. Neden acziyet diyoruz. Felemenkçe yüzlerce kitaba ulaştım. Ama Felemenkçe bilmiyordum. Felemenkçe olmadan da ne Açe’yi ne de Endonezya’yı anlamak mümkün değildir. Bunu söylemek zorundayız. Evlatlarımızı bu konulara yöneltmemiz hem ülkemiz hem de İslam dünyası için hayırlara vesile olacaktır. Dünyaya yeniden ve doğru gözlükle bakmayı öğreneceğiz. At gözlüğü, kurbağa gözü ve ufku ile değil. Bu kitaplar sadece şu emelin gerçekeşmesine neden olursa satırların sahibi mezarda mutlu olacaktır, emin olunuz. Resmi kurumların verdiği rakamların birbirini tutmadığını gördük. Örneğin Valilik belgeleri ile araştırma kurumları rakamları arasında farklılıklar vardır. Göl derinlikleri ve benzeri konularda farklı rakamlarla karşılaştık. Elinizde okuduğunuz çalakalem yazdığımız kitabın büyük bir kısmını “Açe” üzerinde çalışma yaparken yazdık. Açe konusu ülkemizde dikkat çeken ve din davası güdenlerce de arada sırada gündeme getirilen bir husustur. Endonezya’yı tanımıyoruz. Açeyi de. Ancak Açe konusunda şöyle bir endişe verici durum vardır. Açe üzerinde yazanlar da maalesef birinci el kaynaklara yani “Endonezce” “Felemenkçe” “Japonca” olması gereken kitaplara değil de Avrupa lisanlarına veya sağdan soldan duyduklarına dayanarak yazmaktadırlar. Telif düşünce üretmek için “Açe de yaşayarak” ama cemaat veya tarikat beslemesi olarak değil hayat mektebinden yapılacak bir talim ve bunun yanısıra mezkur lisanlar üzerinden aktarılarak yazmak gerekmektedir. Bizim kendi mezhebimizin veya dini görüşümüzün saplantısı içinde dindaşlarımıza bakmaya ihtiyacımız yoktur. Sadece “gözlem” yapmaya ihtiyacımız vardır. Gözlem yöntemi bizi sebeplere; sebepler de çözüme ve karşımızdaki dindaşlarımızı anlamaya götürecektir. Ama yaptığımız iş “köleler üretmek için var gücümüzle din ağaları ile dini kisveli sahtekârlara yalakalık yapan hastalıklı bedenler” üretmektir. Hami-mahmi” zihniyetini terketmediğimiz müddetçe zorlanıp duracağız. Osmanlıdan miras aldığımız kötü bir huydur. Bir an önce atmamız gerekmektedir. 60 yaşını yarıladığımız şu günlerde Açe üzerinde araştırmalara önce yerçiziminden başladık. Sağ gözümüzün hemen hemen tükendiği bir ortamda kaybetmediğimiz tek şey heves, öfke ve hırstır. Hevesi bizden öfkesi ve hırsı ise din davası güdenlerden sirayet etmiştir. Elbetteki Türk müslüman kimliği bize tarihten de gelen bir miras olarak önderlik ve yol göstericilik yapmayı gerektirmektedir. Yöntem ise kendi önümüze bakmayı değil akıl ve müşahede ile çıkış yolu aramayı zorunlu kılmaktadır. Dipnotlarda kısaltılmış olarak verdiğimiz kaynakların ayrıntılı açıklamalarını kaynakça kısmında verdik. Son söz olarak Ankara İlâhiyat 1979-1982 dönemi Felsefe Tarihi hocamız Süleyman Hayri Bolay beyin “müsteşrikler mutlaka ülkelerinin Dışişleri Bakanlığı emrinde çalışırlar” ifadesinin ne demek olduğunu gerek Endonezya yaşam deneyimimizle gerekse Endonezya üzerinde yaptığımız çalışmalar sırasında öğrendiğimizden kendisini rahmet ve minnetle yadettiğimizi buraya kaydedeceğiz. Ayrıca kitabı yazarken kendisi ile ağ üzerinden görüştüğüm ve değerli fikirleriyle bana yürek veren hocam Ethem Ruhi Fığlalı’yı desteklerinin manevi karşılığını ödeyemeyecek kadar sorumluluk aldığımızı belirterek saygıyla anıyor ve ellerinden öpüyorum. Mezhep imanı ile yurt dışında Kuran Kursu açan ama Türk Dışişleri Bakanlığı hedeflerine hizmet ettiklerinden ciddi endişemiz olanlara duyururuz. Millet ve ülke sahibi olarak din davası güdenler başımızın tacıdır. Bu kitabı Samsun Kıranköy Mezarlığı’nda istirahat etmekte olan rahmetli annemin ruhuna ithaf ediyor, okuyuculara saygı ve selâmlar sunuyorum. 7.Eylül.2016, Samsun, İlkadım
  ingilizce ilmihal: ENDONEZYA MÜTALAÂALARI 4 Ali Osman Muş, 2021-05-08 Endonezya Mütalâları 4. cildini çıkardık. Iwan Fals ve Endonez insanının karakteri bizi çok etkiledi. Çelişkiler hem de yaman çelişkiler ülkesi Endonezya anaerkil öz ve iklime dayalı ulusal karakter ile ataerkil İslâm çelişkisinin yanısıra yüzlerce ırk ve lisan ile adeta bir mozayik gibi. Endonezya İslâm düşüncesi de sanki bir “İslâm müzesi” geziyorsunuz gibi aradığınız her İslâmi çerçeveden bir numune bulabileceğiniz bulabileceğiniz çeşniler ülkesidir. Ahmediyesinden Vehhabisine veya Sünni ve Şii İslâm düşüncesinden senkretik din zihniyetine kadar hepsinin bir arada sünni bir inanışın ağırlık bastığı bir havada birlikte yaşamaya çalıştığı en büyük İslâm ülkesidir. Amerikalı, Japon ve İngilizleri takdir ettik. 60 yıl Endonezya ve Fas çalışan Amerikalı Cliffort Geertz (1926- 2006) 40 yıl Endonezya çalışan Japon Aiko Kurasawa (1946) hanım ve 50 yıl sadece Endonezce çalışan İngiliz Hywel Coleman [1]ve diğerleri. Biz ise sadece palavra ve mübalağa içinde yaşamaya devam ediyoruz. Bu arada Kuran Kursu açmak ve kendilerine köle yetiştirmek suretiyle vatansız İslâm arazilerinde var güçleriyle çalışarak menakıp üretmeye meraklı olanları da unutmamalıyız. Bir dram öyküsü ürettiklerini kaç yüzyıl sonra öğreneceklerini merak ediyoruz. “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz” “İlmi Çin’de bile olsa alınız” buyuran bir dehanın ümmeti olmak bir ayrıcalık olmalıydı. Ama 2018 Temmuz ayında anladık idrak ettikki durum böyle görünmüyor. Çıplak elle taharet yaptıktan sonra aynı elle yemek yemeyi “sünnet” dairesi içinde görenlerin kafasındaki “sünnet” kavramını yeniden ele alıp irdelemek gerekiyor. Hijyen, sağlık gibi kavramların Hazreti Muhammed’in birincil önceliği olduğunu öğrendiklerinde sorun çözülecek. İslâm dünyasının üçte birini gördükten sonra iyice anladım ve idrak ettimki sadece şu elle taharet konusunu çözmeleri durumunda müslümanlar birkaç asır ilerleyecekler 21. asra doğru hareket edeceklerdir. Yoksa “ulema” felaketini izlemeye devam edeceğiz. Endonezya çalışmak; koyun derisinde posteki saymaya benziyor. 10 seneye yaklaşan çalışmalarımız sonucunda bu fikre ulaştık. Karanlık bir odada toplu iğne aramak gibi bir şey. Çok geniş ve adeta dünya müzesi gibi her olay ve olgudan bir örnek bulabileceğiniz yeryüzünün en büyük İslâm ülkesidir. Avrupa’nın gerçek yüzünü görmek için Endonezya’nın 350 yıllık sömürü, kemiri, ırz düşmanlığı (olguyu tek sözcükle izah etmek için “sökedüş” ifadesini türettik) tarihini bilmek gerekir. Hem bilmek hem de bizim nerelerde eksiğimiz olduğunu, nerelerde hata yaptığımızı öğretecek altın örneklerle doludur. Endonezya tarihi, yaşam düşüncesi, ülke örgütlenmesi, din zihniyeti. Maalesef 10. yılını sürdüğümüz şu günlerde ülkemizde böyle bir hareket ve nefeslenme, heves ve iştiyak göremedik. Yazdığımız eserlerin ülkemizin ve milletimizin özellikle idarecilerinin ileride böyle bir akılcı yola girmelerine neden olmasını Allah’tan diliyor ve dua ediyorum. Ali Osman Muş 28.07.2018, 05.58; Fevzi Çakmak, İlkadım, Samsun [1] http://www.hywelcoleman.com/index.php/business
  ingilizce ilmihal: ENDONEZYA MÜTALÂALARI 2 Ali Osman Muş, 2021-05-08 Açe üzerinde kitap yazarken yazdığımız kitaplardan birisi daha elinizdedir. “Açe” üzerinde çalışırken hazırlamak zorunda olduğumuz kavramlar ve konular üzerindeki makalelerden oluşan kitabı bitirdik. Çalakalem görünen ama kitap yazarken yazdığımız kitap olarak mütalâa adı altında makaleleri toplamayı uygun gördük. Endonezya okyanusuna daldıkça bizi daha da cezbediyor ve “Açe” hakkında yazarken “Yogyakarta” çözülmeden Endonezya anlaşılmaz şeklinde tecelli eden kanaatimiz kuvvetlendi. Bu arada şunu da anladık ki “din” yani “İslâm zihniyetimiz” açısından esasında siyaseten ve ibadeten de bir gelişme olması için Allah’a duacıyız. Ulusal karakterimiz hep “dışlama” “ötekileştirme” üzerinden geliştiğinden ve şimdilerde “ulema devri deveranı” yeniden hortladığından işimiz oldukça zordur. Ama din adına “sülâle” iman adına da “ilmihal” üretenlerin sadece ülkemiz değil Endonezya müslümanları da aynı minval üzere yaşayıp gitmekte olması “yaraya neresinden merhem süreceğiz?” sorusuna kadar bizi getirdi. 15.Temmuz.2016 günü ülkesi, vatanı ve bayrağı olmayanların dini ve imanı da olmadığını anladık, idrak ettik. Ama bir eksiğimiz var. Sorunun neşet ettiği kaynak nedir? Sora sora bir yere varacağız: Din zihniyetimize. Nasıl bir din zihniyetidir bu bize bir ülke, bayrak sahibi olmayan hainler üretiyor ve içimizden neşet ediyorlar. Atalarımızın buyurduğu gibi “İslâmın şartı beş altıncısı insaf” diyebilen her vicdan ve insaf sahibi ve kendisine müslümanım diyen herkesin defalarca sorup defalarca düşünmesi gereken bir durumdur bu. Bunun adı İslâm ise vay halimize. Kurda sormuşlar; “boynun niye kalın? Kendi işimi kendim görürüm de ondan” demiş. İslâm dünyası “hami-mahmi” (koruyan-korunan) zihniyetini ana düstur edinmiş İslâm’a hizmet adı altındaki faaliyetleri bile birbirinden adam çalmaya, birbirlerini küfür ve zındıklıkla suçlamaya yönelik etkinliklerden başka bir şey olmayan adeta uyuşturucu mesabesinde kandırmacalarla sürüp giden bir tarzda yaşamayı benimsemiştir. Kurt kadar asil olsak önümüz açılacaktır, vesselââm. İslâm dünyası Türk Milleti’nin intibahını beklemektedir. Bunu becerecek başka bir İslâm ülkesi de yoktur. Tarihte böyle olmuştur, gelecekte de... Ancak ne yzaıkki ülkemizde din bayrakatralığı yapanların yürekleri serinletecek atalarımızın tabiriyle “sadre şifa” verecek bir yöntemi olmadığını da gördük ve öğrendik. Sorun bu noktada kilitlenmektedir. “Akıl, vicdan, insaf” ölçülerine çekip “şeyh, hocaefendi” tasallutundan kurtulduğumuz gün batı dünyasının elinde oyuncak olmaktan kurtuluruz. Ali Osman Muş 1.1.2017, Samsun, İlkadım
  ingilizce ilmihal: Endonezce İbarelendirme ve Deyim Çeşitleri Ali Osman Muş, ÖNSÖZ Endonezceyi şöyle görüyoruz: Bir futbol sahasının normal ölçülerini ikide bir oranında küçültün ve bu sahada futbolu oynayın. İşte kısıtlı imkânları olan ama bu kısıtlı imkânlar içerisinden olması gerekenleri mükemmel bir lisan mantığıyla Endonezya adaları insanının ürettiği geleceği olan bir lisandır, Endonezce. Endonezce ile 2009’dan beri haşır neşir olduk. Elimizde yıllardır biriktirdiğimiz notlar vardı. Zoom dersleri üzerinden Endonezya Ankara Büyükelçiliği Endonezce Kursu A2 kuru Lampung Metro Üniversitesi Doçenti hocahanım Aria Anggaria Septi Anggaria 1 derslerini 6 ay her hafta sonu Cumartesi Pazar saat 10-12 arasında Temmuz-Aralık 2022 döneminde izledik. Eski notları yeniden gözden geçirip hocahanımdan da aldığımız bilgiler ışığında elinizdeki kitabı oluşturduk. Bir daha anladık ki Endonezce insan beyninin imtihan verdiği ve kazandığı harika bir lisandır. Endonezya 750 yerel lisan 2 (bahasa daerah) ile yeryüzünün en zengin azınlık dillerinin bulunduğu ülke olmasına rağmen 1928, Gençliğin Ahdi (Sumpah Pemuda) ilkeleri doğrultusunda tek ülke, tek lisan tek millet (sebangsa, senusa, sebahasa) doğrultusunda Endonezce sayesinde Endonezya’nın milli birlik ve bütünlüğünü (NKRI) sağlamıştır. Hem milli birlik ve bütülüğü sağlaması hem de harika bir lisan mantalitesiyle ufuk açan bir lisan olduğunu gözlemledik. Türklerle evlenen Endonezler sadece maddiyat kazanmak değil daha kalıcı olan kültürel alışveriş peşinden koşmaları gerektiğini düşündüğümüz şu günlerde Endonezya hükümetinin açtığı lisan kurslarının ileride kurumlaşmaya gitmesini de yürekten temenni ediyoruz. Güneydoğu Asya’nın kardeş ve dindaş milletini anlamak için sadece dindaş olmak yetmiyor. Bu yanılgıyı birçok Endonez ve Türk yaşadı, yaşıyor. Dinden başka herşeyleri çok farklı hem de Japon atasözüyle söylersek Ay ile tosbağa (otsuki to suppon) kadar farklı ve uzakta. Dine istikamet veren önemli coğrafya ve lisan farklılığı bizleri dindaşlarımıza nasıl bakmamız gerektiğini de öğretiyor. Öyleyse şu aşamada alan çalışmalarına (field research) öncülük edebilecek dilbilgisi ve sözlük çalışmalarında geri bile kaldık, diyebiliriz. Eğer bunu kabul edersek 1950’lere kadar yaklaşmış ve Cliffort Geertz’in ne anlatmak istediğini ve neleri yaşadığını çok daha iyi idrak edeceğiz. Yoksa devletin resmi televizyonlarında Endonezya ile ilgili dini esatir anlatan akademik sıfatlı cahilleri dinlemeye devam edeceğiz. Biz bunu hak etmiyoruz. Cliffort Geertz’in Yogyakarta’da otel odalarında ve alanda Doğu Cava’da gezerek öğrendiği lisanı su şebekesi ve fosseptik çukuru olmayan koşullarda geliştiridğini düşünelim. Sıtma ve zatürre olarak ölümle boğuşarak harika eserlerini insanlığa kazandırdı. Şimdi ise elimizde bir örütağ var. Yutup kanalları sadece bu ihtiyacı görmek için çok zengindir. Tüm mesele doğru düşünmek ve veraak bakmakla alaklıdır. Bu duygular içerisinde dilbilgisi notlarını çıkardık. Türk-Endonez (Peranakan Turki) ailelerin Endonezce-Türkçe ülfetine ilginin artmasını da hasretle beklediğimizi belirtmek isteriz. Okuyuculara yararlı olmasını umuyoruz. Ali Osman MUŞ
  ingilizce ilmihal: Endonezya Ulusal Marşı İle Bestecisi Wage Rudolf Supratman Ali Osman Muş, 2023-10-03 Yazarı Ali Osman Muş Adı Endonezya Ulusal Marşı İle Bestecisi Wage Rudolf Supratman Hacmi PDF 3.53. MB. WORD.6,72 MB. Sayfa 193 Basım yılı ve yeri 2022, Samsun ISBN 978-605-70902-6-3 EYDN 000059/22 Telif Hakları Muhammet İsa Muş, Rawati Muzahar Baskı 1.Baskı Kitap Türü E-Book (Sanal örütağ kitabı) Ebadı 16,5 X 23,5 cm
Google Çeviri
Google'ın ücretsiz olarak sunulan hizmeti, İngilizce ile 100'den fazla dil arasında kelime, ifade ve web sayfalarını anında çevirebilir.

Google Çeviri: Telefon veya Bilgisayarınızdaki Özel Çevirmeniniz
Google Çeviri ile dünyanızı anlayın ve farklı dillerde iletişim kurun. Cihazlarınızda metin, konuşma, resim, doküman, web sitesi ve diğer içerikleri çevirin.

"ترجمة Google": مترجم شخصي على الهاتف أو الكمبيوتر
افهم العالم من حولك وتواصَل بلغات متعددة باستخدام "ترجمة Google. ترجِم النصوص والكلام والصور والمستندات والمواقع الإلكترونية والمزيد على جميع أجهزتك.

Překladač Google – osobní překladatel ve vašem telefonu nebo …
Rozumějte světu okolo sebe a komunikujte v různých jazycích pomocí Překladače Google. Překládejte text, řeč, obrázky, dokumenty, weby a další obsah ve všech svých zařízeních.

Google Çeviri
Google'ın ücretsiz olarak sunulan hizmeti, İngilizce ile 100'den fazla dil arasında kelime, ifade ve web sayfalarını anında çevirebilir.

Google Çeviri: Telefon veya Bilgisayarınızdaki Özel Çevirmeniniz
Google Çeviri ile dünyanızı anlayın ve farklı dillerde iletişim kurun. Cihazlarınızda metin, konuşma, resim, doküman, web sitesi ve diğer içerikleri çevirin.

"ترجمة Google": مترجم شخصي على الهاتف أو الكمبيوتر
افهم العالم من حولك وتواصَل بلغات متعددة باستخدام "ترجمة Google. ترجِم النصوص والكلام والصور والمستندات والمواقع الإلكترونية والمزيد على جميع أجهزتك.

Překladač Google – osobní překladatel ve vašem telefonu nebo …
Rozumějte světu okolo sebe a komunikujte v různých jazycích pomocí Překladače Google. Překládejte text, řeč, obrázky, dokumenty, weby a další obsah ve všech svých zařízeních.